Haydi saçalım gül yapraklarını
Ve dolduralım bardağı meyle
Parçalara ayıralım semaları
Ve çıkalım yeni bir suretle
Gaybın dili, esrarın tercümanı, Fars edebiyatının usta şairi Hafız’ın mucizelerle dolu hayatı, aşkı, falları ve gazellerinin hikmeti
500 den fazla gazelinin bulunduğu Divan’ı hem batıda hem doğuda en çok okunmuş eserler arasında yer alan Şirazlı Hafız’ın hayatı da şiirleri gibi mucizelerle dolu. 14. yüzyıl başlarında (y. 1320-1389) Şiraz’da Hoca Şemseddin Muhammed adıyla doğar. Hayatının detayları tam bilinmese de küçük yaşta Ku’ran, Sâdi, Attar ve Rumi’yi ezberlediği için Hafız adını alır ve şiirlerinde bu ismi kullanır. Babası erken yaşta ölünce, amcası ile birlikte, savaşların ve açlıkların hüküm sürdüğü bir dönemde yaşamını sürdürür. Hikâye edilir ki bir fırıncının yanında çalışmaya başlar ve Şiraz’ın zenginlerinin yaşadığı mahalleye ekmek taşırken gördüğü Şah-e Nebat adlı bir esmer güzele aşık olur. Bu aşk aracılığı ile, Yâr’ ine atıflarda bulunur ve gazellerini O’nun övgüsü için yazar.
Hafız’ın zekâsı ve cesaretiyle tanınmış kişiliği etrafında birçok mucizevi olay ve efsaneler anlatılagelir. Bunlardan biri, Timur ile olan karşılaşmasıdır. O dönemde Timur, Pers İmparatorluğunu fethetmek için sürekli saldırılar yapmakta ve tüm bölgeye hakim olmak istemekteydi. Hafız’ın yaşadığı Şiraz’ı kuşattığında, onun gazellerinin ününü işitir. Ancak aralarında bir tanesi Timur’u çok öfkelendirir. Hafız’ı, aşağıda yazılı gazelin hesabını vermek üzere huzuruna emreder.
Ey Şiraz’ın Türk güzeli !
Alacak olursan gönlümü,
Bağışlarım siyah benine hem Buhara’yı
Hem de Semerkand’ı
Getir, Saki, şarabın kalanını !
Nafile ! Bulamazsın cennet bahçesinde,
Ne Ruknâbad ırmağının kenarını
Ne de güllerin sardığı Mosalla’yı.
O dönemde Semerkant, Timur’un imparatorluğunun başkenti ve Buhara da en güzel şehridir. Timur, öfkeyle Hafız’a şöyle der: “ Ben Semerkant ve Buhara’yı görkemle donatmak için dünyanın pek çok ülkesini fethettim. Sen, sevgilinin yanağındaki bir ben için tacımın iki mücevherini vermeye nasıl cüret edersin ? ”
Hafız eğilip cevap verir : “ Ey efendim, işte bu aptalca cömertlikler yüzünden gördüğünüz gibi fakir düşmüş hâldeyim.”
Bu cevap, Timur’u hem şaşırtır, hem de hoşunda gider. Hafız’ı hediyelerle serbest bırakır.
Hafız sıradışı cesareti ile her tür yobazlığa, softa şeriat ve dini tabuların yol verdiği çıkarcı ikiyüzlülüğe karşı koyar. Gazellerinde de mollalara kinaye yaparak bu duruşunu dile getirmekten çekinmez. Hafız için Hakikat katı doktrin ve ritüellerden tamamen bağımsız bir konudur. Şöyle ayırt eder :
Sen ki kendi sarayını bırakamıyorsun
Hakikatin köyüne ulaşmayı nasıl umuyorsun ?
Ayrıca, dini ne olursa olsun hiçbir ayrım gözetmeksizin her insanı kendince değerlendirir.
“Hem sarhoşun hem ayık olanın dans edebileceği müzik nerede ?” diye sorar.
Onun için asıl önemli olan kişinin niyeti, kalbinin ve düşüncesinin temizliğidir; dini inancına, görünüşüne bakmaz, ardında yatana, yüreğine bakar. Gazellerinden birinde şöyle belirtir :
Kalbinde sevginin üflediği can nefesiyle yaşayan kimse ölmez.
Ama hesap günü geldiğinde, tahayyül ederim ki şeyhin, yaptığı perhiz ve çilelerden elde edeceği fayda, benim yaptığım ziyafetlerin faydası kadar az olacaktır.
Hafız’ın dizeleri, birçok kişi tarafından ince zekâ ve nüktesinin, mistik bilgi ve derin kavrayışının zirvesi olarak tanımlanır.
Tüm gazel ve şiirlerini topladığı Divan’ı, Muhammed Golandaam tarafından ancak ölümünden sonra, 1410 civarında derlenmiştir. O zamandan beri Hafız’ın şiirleri bütün büyük dillere çevrilir, doğuda ve batıda yayılır. Yedi yüzyıldır süregelen etkisi hakkında tanınmış çevirmen Gertrude Bell (1868-1926) şöyle der : “Başka bir devirden, başka bir milletten ve medeniyetten olsa da gazellerinde, heryerde aynı olan insan hayatının melodisi var… mısraları bugün de beş yüzyıl öncesi kadar dokunaklı.”
Gazellerinden yayılan müziğin ahengi ve usta kelime oyunları nedeniyle çevirilerini yapabilmek için çokça emek verenler arasında Goethe, Fitzgerald, G. Bell ve R. W. Emerson da bulunur.
Geothe, Hafız hakkında şunu der:
Hafız, yadsınamaz gerçekleri silinmez bir şekilde şiirinde yazmıştır… Eşi benzeri yoktur !
Emerson hayranlığını dile getirir :
Hiçbir şeyden korkmaz, O çok uzağı görür; baştan sona görür, görmek ya da olmak istediğim tek adam bu.
E. Fitzgerald şöyle Hafız’ı şöyle tarif eder :
Sözlerin en iyi müzisyeni !
Divan’ın çok okunmasının bir sebebi de gazellerinin, gelecekten haber veriyor olması ve fal olarak kullanılmasıdır. Pers İmparatorluğundan bu yana İran takviminde kutlanan bazı özel günlerde, Divan’ın bir sayfası gelişigüzel açılır ve çıkan gazelde okuyucu kişisel bir anlam, bir işaret veya gelecekten bir haber bulur. Bu nedenle, Hafız, gaybın dili ve esrarın tercümanı olarak tanınır. Her tür insan onun gazellerinde kendince bir anlam bulur.
Hafız’ın amacı, hiçbir karşılık beklemeden, Sevgili’ye yaraşır şiirler yazmaktır. Bir beyitinde bunu doğrudan ifade eder :
Dilenciler gibi kulluk etme Tanrı’ya
Sadaka almak umuduyla
Mevlâm kendisi bilir nasıl vereceğini
Esirgemez, donatır kullarını lütfuyla(Divan 171, Hakikat Sözleri)

Hafız 1389’da ölür. Ona her zaman karşı çıkmış olan mollalar, kadılar, ve benzeri ortodoks din adamları, kendisine Müslümana uygun bir cenaze töreni yapılmasına izin vermezler. Bu tebliğ, Şiraz halkında şiddetli protestolara sebep olur. Anlaşmazlığı çözmek için Hafız’ın falını kullanmaya karar verirler ve genç bir çocuktan Divan’dan bir beyit çekmesini isterler. Beyit ne derse, onları nasıl yönlendirirse yönlendirsin, hepsinin uymaya razı olacağı konusunda mutabakat yapılır.
Çıkan beyitte, Hafız’ın tam da konuya uygun biçimde, yobazlara verdiği alaylı cevap yazar : ( Gazel 79, beyit 7)
Ne Hafız’ın cesedi ne de hayatı inkâr eder,
Tüm kabahatleriyle beraber cennetler onu bekler.
Bunun üzerine, mollalar beyitin dediğini kabul etmek zorunda kalırlar ve Hafız’ın cenazesi olması gerektiği gibi şerefli bir biçimde gerçekleşir.

Çok sevdiği güllerin çardakları sardığı ve gazellerinde sıkça bahsettiği Mosalla bahçesine gömülür; mezarının kenarında Ruknâbad ırmağı akar. Derler ki her seher vakti orada bir gül açar, bülbül öter…
Duygu Bruce
Kaynaklar:
Hakikat Sözleri
hafizonlove.com
Rüştü Şardağ, 1970. Şiraz’lı Hafız’dan Gazeller, İzmir: Hepileri Matbaası
Gertrude Lowthian Bell, 1995. The Hafez Poems of Gertrude Bell. Library of Congress.