Dostluk Hakkında

“Belli dost bellisiz işlerde belli olur.”

  Certus incertus cerni.

İnsan, yaradılış gereği sosyal bir varlık olduğundan hemcinsleriyle bağ kurmaya göre programlanmış. Kurduğumuz çeşitli sosyal bağlar, gelip geçen arkadaşlıklar, hercai ilişkiler arasında yıllar içinde eskimeyen, hatta kıymeti artan dostluklarımız da vardır. Onlar farklıdır, diğer fâni ilişkilerden ayrı tutarız. Kökleri sağlamdır, zaman ve mekandan etkilenmezler. Orada bize yakın var olduklarını biliriz.

Cicero, dostluk üzerine yazdığı De Amicitia adlı eserinde bu sorulara, düşünülmüş, denenmiş, ve gerçekçi bazı cevaplar verir:[i]

Dostluğun karşılıklı yakınlığında kendini dinlendirmeyen insan için hayat hayat mıdır ! Karşında, kendinle konuşuyormuş gibi herşeyi söylemeye cesaret edebileceğin birini bulmaktan daha tatlı ne var ? Dostluk parlak bir umut ışığıdır; ruhu güçsüzlüğe düşmekten, kendini koyuvermekten alıkoyar. Çünkü gerçek dosta bakan insan, orada kendi örneğini görür. Bu yüzden uzaktaki dostlar yanımızdadır. Gözlerini nereye çevirsen onu orada hazır bulursun.

Dostluğu oluşturanın da sürdürenin de erdem olduğuna inanır Cicero. Bu erdemin ışığını gördüğümüz kişiyi; tutumuyla, yaradılışıyla uyuştuğumuz insanı bulunca bizde bir tür sevgi uyanır ve bir çekim başlar. İyi günde bizimle sevinir, mutluluğumuz artar, karanlık günde ise bizim için üzülen birinin olduğunu bilmek içimize ferahlıkla karışık bir katlanma gücü verir. Cicero’ya göre, kimisi zenginlik, kimi para, mevki, güç, kimi de zevkleri üstün tutan sayısız insan toplulukları içinde dostluğun dar bir alana sığındığını, ancak birkaç kişinin tam bir şefkat ve sadakatle birbirine bağlı olabileceğini düşünür.

Sufi ariflere göre dostluk her şeyden önce sadakati içerir. Temelinde muhabbet”  vardır. Muhabbet, karşılık beklemeden duyulan sevgidir. Dost hakkında bu sevgi ile düşünmek ve o düşünceyle yapılan iyilik demektir.  Sufi inanışa göre dünyada ve evrende her şeyi bir arada tutan bu muhabbettir. Egodan gelen kibir ve çıkara dayalı ilişkiler dünyayı ayrılık, ikilik ve çözülmeye sürükler.

Dostluk ve erdem arasındaki bağ hakkında Cicero şöyle der :

Dostlardan doğru olmayan bir şeyi, örneğin bir şehvete aracı olmak ya da bir haksızlık yapmak için yardım etmeleri istendiği zaman çok kez anlaşmazlıklar çıkar. Dostluk hukukuna uymamakla suçlamalar ve şikayetler başlar. Oysa bir suçu dost uğruna işlemiş olmak o suçun bağışlanması için neden değildir. Dostluğun temeli doğruluk ve sadakate duyulan saygıya dayandığına göre, insan erdemden ayrılırsa dostluk süremez. Dostların her isteğini yerine getirmeyi ve onlardan herşeyi istemeyi doğru iş sayarsak, bundan bir aksaklık, kusur meydana gelmemesi için hepimizin örnek bir bilge olması gerekirdi. Oysa biz günlük hayattaki sıradan kimselerden konuşuyoruz. Herşeyde, dostundan ne istediğini ve onun senden ne istemesine katlanacağını göz önünde tutmalı. Kendinin yapamayacağı birşeyi dostunda arama hatasına düşmemeli.

Dosta, bir çıkar beklemeden yardım arzusuyla hazır bulunmayı kutsal sayar Cicero. Hayatta kendimiz için yapmayacağımız nice işler vardır ki dost uğruna yapıveririz. Razı oluruz. Çünkü dostlukta hoş olan, elde edilecek yarardan çok beslenen muhabbettir. Muhabbeti besleyen evrensel temel prensip ise kendimiz için istediğimizi başkası için de istemek ve bize yapılmasını istemediğimizi başkasına da yapmamaktır.

 

Duygu Bruce

[i] Cicero, Marcus Tullius. M.Ö. 44. Dostluk (Latince Aslı: De Amicitia). Çeviren: Türkan Tunga, Ankara Üniversitesi Basımevi, 1963.

Yorumlarınız:

E-posta adresiniz yayınlanmayacak.