Hayattaki küçük mutluluklar bazen arka bahçede bulunur. Tıpkı ekilen bir tohumun umudu yeşertmesi gibi, doğada yapılan bir yürüyüşün sıradan ruh halimize bir huşu hissi katması ya da baharın ilk gül goncasını gördüğümüzde duyduğumuz sevinç gibi içimizi sarıveren küçük mutluluklar aslında hayatımıza ne kadar etki eder.
Marin biyoloğu ve çevreci akımın ilk öncülerinden olan Rachel Carson’ın (1907-1964), doğanın yatıştırıcı niteliğinin insan ruhuna dokunuşu hakkında der ki: “ Doğanın tekrarlanan nakaratlarında daimi bir şifa vardır -geceden sonra şafağın ve kıştan sonra baharın geldiğinin güvencesi vardır. ”
Ünlü nörolog ve birçok kitabın yazarı olan Oliver Sacks, “Doğa, içimizde var olan çok derin bir şeyi çağırır” der. Her Şey Yerli Yerinde adlı kitabında şöyle yazar :
Doğa ve canlı sevgisi, insanlık hâlinin vazgeçilmez bir parçasıdır… doğayla etkileşime girme, yönetme ve doğaya yönelme arzusu da içimizde derinden yerleşmiştir […] Doğanın niteliklerinin sağlık üzerindeki etkileri sadece ruhsal ve duygusal boyutta değil fiziksel ve nörolojik sistem üzerinde de işler. Beynin fizyolojisindeki ve belki de yapısındaki derin değişiklikleri yansıttıklarından hiç şüphem yok.
Çok çeşitli nörolojik engeli olan insanlara uyguladığı tedavilerin sonuçlarını, Bahçelerin İyileştirici Gücü’nde özetler:
Nörolojik olarak derinden özürlü insanlar için bile doğa, diğer ilaçlardan daha güçlü olabilir. Kırk yıllık tıp tecrübemde, kronik nörolojik hastalıkları olan kişiler için hayati derecede önemli olan sadece iki tür ilaç dışı terapi buldum: müzik ve bahçeler.
Birçok bilimsel araştırma, travma sonrası stres yaşayan kişilerde ve fizyolojik sorunları olan hastalarda doğanın iyileştirici gücünü vurgulamakta. Sadece doğaya bakarak değil, birkaç dakikalığına bile olsa durup doğa seslerini dinlemenin de stresi azalttığı, dikkat süresini artırdığı ve günlük yaşamın gürültüsünü yatıştırdığı da bulunmuş. Bana göre bu yöntem hem etraftaki hem de kafamdaki gürültüyü kısarak dikkatimi doğru yere odaklıyor ve asıl benliğimin sesini işitme menziline getiriyor.
Hoşuma giden bir başka araştırmada da bir savaş gazisinin samimi ifadesi yer almış :
- Travma sonrası stres hastaları üzerinde doğanın iyileştirici gücünü ölçen bu çalışmada, bir savaş gazisi ağaçların kendisini tamamen kabul ettiğini ve ağaçların varlığında kendini güvende hissettiğini bildirir ve kendini içten gelen şu sözlerle ifade eder : “Sadece bir ağaç var ve ben burada oturuyorum, beklenti yok, soru yok, hiçbir şey yok.” (Poulson & Stigsdotter, Kopenhag Üniversitesi)
1970’lerin sonlarında hastanelerde yürütülen öncü bir araştırmanın bulgularına göre :
- Pencereleri ağaçlara bakan ameliyat sonrası hastane odalarında yatan kişiler, pencereden duvarları gören benzer hastalara göre daha hızlı iyileşirler. Hastanede kalış süreleri kısalır, daha az ağrı kesici alırlar ve görevli personelden daha az olumsuz tablo yorumu aldılar (Ulrich, R). Bu araştırma sonrasında birçok hastane benzeri sağlık kuruluşu bu bulguyu dikkate alarak inşa edilir.
Doğada yapılan “orman banyosu” yürüyüşlerinin olumlu fizyolojik etkileri olduğu ölçülür:
- Ağaçların yaydığı doğal kokuda bulunan phytoncid -bitkilerde bulunan antimikrobiyal madde, vücudun savaş ya da kaç tepkisini bastırır ve stres seviyesi ile kan basıncını düşürür. Ormanda solunum yoluyla aldığımız bu madde, bağışıklık sistemini güçlendiren bir tür beyaz kan hücresi olan doğal öldürücü (NK) hücrelerin sayısını da artırır (Li Q, Nippon Tıp Okulu).
“Doğanın derinliklerine baktığımızda,” diye öngörür Einstein,” her şeyi daha iyi anlayacağız.” Doğayla yaradılıştan gelen ilişkimiz karşılıklıdır. Elimizin eriştiği kadar doğayı canlı tuttuğumuz zaman, karşılığında doğa cömertçe içimizde umudu, yenilenmeyi ve neşeyi canlandırır. Homo sapiens olarak doğayla ilişkimizde, yerçekimsel alanımıza “iyi” eker, “iyi” yi çekersek sonucunda kendimizi de daha iyi hissederiz.
Duygu Bruce
2 comments On Doğanın İyileştirici Gücü
Doğa ne kadar özgür ve mutlu ise, üzrende, içinde yaşayan tüm varlıklar o kadar mutlu ve özgürdür. Özgürden kasıt. Stres baskısında olmamak. Bence müthiş bir tesbit. Kronik kulak çınlamam Park ve hafif müzik ortamında çok azalıyor. Bu şahsı deneyimimdir. Dileyim insanlığın doğaya verdiği zararın farkında olması.Hayatı buna bağlı.
Deneyiminizi paylaştığınız için teşekkürler. Umarım farkındalığımız artar, ancak doğaya kıymet vererek dünyadaki yaşamımızı sürdürebileceğiz.