Venüs ile Mars’tan Gelenlerin Dünyadaki Yaşamları

Dünyada en çok satan kitabında John Gray, kendilerini yeryüzünde bulan Marslılarla Venüslülerin ortak yaşamlarını anlatıyor.

Erkekler Mars’tan, Kadınlar Venüs’ten adlı  hikâye, uzun zamanlar önce bir gün Marslıların teleskoplarından bakarak Venüslüleri keşfetmesiyle başlar. Venüslüleri ilk kez gören Marslıların içinde hiç tanımadıkları hisler uyanır. Bu hâl üzerine  hızlıca uzay yolculuğunu icat ederler ve Venüs’e uçarlar.

Venüslüler, Marslıları kollarını açarak karşıladılar. Bu günün geleceğini aslında sezgisel olarak biliyorlardı. Marslılar ve Venüslüler arasındaki aşk büyüleyiciydi. Birlikte olmaktan, birbirlerini öğrenmekten ve keşfetmekten keyif alarak birbirlerinin ihtiyaçlarını, tercihlerini ve davranış kalıplarını keşfettiler. Yıllarca sevgi ve uyum içinde birlikte yaşadılar.

Ancak günlerden bir gün Dünya’ya uçmaya karar verdiler. Başlangıçta her şey harikaydı ama Dünya atmosferinin etkileri hakim oldu ve bir sabah herkes kendine özgü bir tür hafıza kaybıyla uyandı – seçici bir hafıza kaybı ile !

Hem Marslılar hem de Venüslüler farklı gezegenlerden olduklarını ve farklı olmaları gerektiğini unutmuşlardı. Birbirleri hakkında öğrendikleri her şey hafızalarından silinmişti ve o gün bu gündür erkekler ve kadınlar çatışması süregeldi.

Erkekler ve kadınlar arasındaki evrensel mizaç farklılıkları hakkında gündelik olayları neşeli örneklerle anlatan kitap, ortak yaşamı kolaylaştıracak hevesli ip uçlarını da verir.

Kadınlar için en büyük güçlük, bir erkeği konuşmadığı zaman kabul etmek, suskunluğu doğru yorumlamak ve ona destek olmaktır. Oysa bu Venüs’te duyulmamış bir şeydir. Başlangıçta kadın, adamın sağır olduğunu düşünür…  Hikâye edilir ki Kızılderili kabilesinin anneleri genç kadınlara, bir erkek üzüldüğünde veya strese girdiğinde mağarasına çekileceğini hatırlatırlarmış. Bunun onu sevmediği anlamına gelmediğini, ona geri geleceğine inanmasını söylerlermiş. Ama genç kadını, erkeğin mağarasına kadar takip etmemesi konusunda uyarırlarmış.

Kadınlar için çıkarılan ilk ders şudur:

Adamın mağarasına girme, yoksa ejderhanın ateşiyle yanabilirsin !

Stres altındaki bir kadın ise kuyusuna dalar. Kuyuda iken derdi, sorunlarına hemen çözüm bulunmasından çok kendini ifade edebilmesi ve anlaşıldığını bilerek rahatlama arayışıdır.

Erkekler için çıkarılan ilk ders şudur:

Çözümler gösterme, sadece dinle onu. İşitilme, anlaşılma  ihtiyacını destekle. O zaman o da,  erkeğin özgür olma ihtiyacını daha rahat destekleyebilir.

Tıpkı hayat gibi ortaklıklar da oyuna benzer. Oyunun gidişatını puan tablolarına bakarak değerlendirebiliriz.

Erkeklere karşı puan elde etmek için  bazı püf noktaları :

  • Bir hata yaptığında erkeğe “Sana söylemiştim” deme veya ona tavsiye verme.
  • Araba sürerken kaybolduğunda, bunu büyütme.
  • O, senden bir şey yapmanı istediğinde, neden yapamayacağına dair bir nedenler listesi vermeden kısaca “hayır” de.
  • Mağarasından döndüğünde onu hoş karşıla, onu cezalandırma, reddetme.

 

Kadınlara karşı puan elde etmek için  bazı püf noktaları :

  • Kadın seninle konuştuğunda dergiyi, telefonu bırak ya da televizyonu kapat ve tüm dikkatini ona ver.
  • Onun sorunlarını çözme isteğine karşı koy – bunun yerine empati kur.
  • Kıyafetini son dakikada değiştirmek isterse anlayışlı ol.
  • Eve en sevdiği pastayı veya tatlıyı getir.

 

İnsan olmanın temel koşulu, sevgiye duyulan ihtiyaçtır. Bu ihtiyaç hem erkekler hem de kadınlar için eşit derecede olsa da, her cinsiyetin onu karşılamaya çalıştığı yol farklıdır. Kadınlar sevgiyi, ilgi, anlayış, saygı, bağlılık, onaylama ve güvence yoluyla almayı bekler; erkekler ise sevgiyi güven, kabul, takdir, hayranlık, onay ve cesaretlendirme yoluyla almayı bekler.

Sevgi temelde karşılanırsa büyür, olgunlaşır, gelişir. Yaşamın olduğu gibi sevginin de mevsimleri vardır.

Aşkın baharı, her şeyin mükemmel göründüğü ve zahmetsizce işlediği büyülü bir zamandır. Uyum içinde dans eder ve bahtımızı sevinçle karşılarız.

Yaz mevsimi boyunca, partnerimizin düşündüğümüz kadar mükemmel olmadığını ve ilişkimiz üzerinde çalışmamız gerektiğini fark ederiz. Partnerimizin sadece başka bir gezegenden değil, aynı zamanda hatalar yapan ve bazı yönlerden kusurları olan bir insan olduğunu idrak ederiz. Bu dönemde hem partnerimizin ihtiyaçlarını beslemeli, hem de ihtiyacımız olan sevgiyi istemeli ve almalıyız. Yazın bahçemizle ilgilenerek, sonbaharda emeklerimizin karşılığını alırız.

Sonbaharla bir şükran ve paylaşma zamanı gelmiştir. O zaman rahatlayabilir ve yarattığımız, büyüttüğümüz sevginin tadını çıkarabiliriz.

 

Duygu Bruce

 

Yorumlarınız:

E-posta adresiniz yayınlanmayacak.