Eserleri ile ölümsüzleşen Victor Hugo, hayatının amacı olmuş çalışmaları hakkında şöyle der:
Yarım yüzyıldır düşüncelerimi yazı, şiir, tarih, drama, romantizm, gelenek, hiciv, övgü ve şarkılarla yazıyorum… ama içimde saklı olanın binde birini dahi söylemediğimi hissediyorum.
İçinde var olan derin yaratıcı gücü, çok değerli eserleriyle ortaya koyar. En sevdiğim yazarların başında gelen Victor Hugo’nun, “ yazar, insanın içinde sıkışıp kalmış bir dünyadır ” sözünü, Auguste Rodin, yaptığı büstte ustalıkla ifade eder.
Yazmak, heykel veya resim yapmaktan, dans etmenin cazibesine kadar, neden sanat yaptığımıza ve ilhamın akışına dair işte birkaç cevap.
Olağanüstü koreograf Maurice Bejart, dansa ilham veren kaynağa atıfta bulunarak : “ Tanrı’nın dans etmeyi bildiğine inanamazdım, ” der.
Su manzaralarından esinlenerek yaptığı resimlerle tanınmış Fransız empresyonist resmin kurucusu Claude Monet’nin görüşünde, “ bir an, doğanın bir karesi hepsini içerir. ” Hayatının otuz yılından fazlasını su ve nilüferler boyamaya adamış olan Monet, Giverny’de sanatını sükûnet içinde mükemmelleştirmek için kendi çevresini yaratır. Suların yüzündeki ışık oyunlarını yakalamak için evini çevreleyen bahçeleri aralıklarla değiştirirken “ resim ve bahçecilik dışında hiçbir şey için iyi değilim ” der. Monet için yaşamın anlamı, sanatına işlemiş olan tükenmeyen ilham ve heyecanında saklıdır.
New York Gina Gibney Dance Company’nin sanat direktörü Gina Gibney, içinden geçeni samimiyetle ifade ediyor:
Birkaç nedenden dolayı sanat yapıyorum. Yaşamda, his ve düşüncelerimizi çok fazla parçalanmış olarak deneyimliyoruz. Benim için sanat yaratmak onları yeniden bir araya getiriyor.
Başlangıçta, iş için temel hammaddelerin geliştirilmesi derin bilgi kazandırıyor. Daha sonra yapılan, bu malzemeleri bir forma sokmak – hareketi damıtmak ve biçimlendirmek, bir bağlam oluşturmak, uyumlu ve bütün hissettiren bir şeye doğru çalışmak. Bu benim için inanılmaz derecede güçlü – gerçekten devam etmemi sağlayan bir süreç. Dans, açıklama ya da yorum gerektirmediği için güçlü bir sanattır.
Hayatımda gördüğüm en muhteşem gösterilerden biri, aile içi şiddetten kurtulan bir kadının, kaldığı barınakta benzer durumda olan diğer kişilere yaptığı dans gösterisi idi. Profesyonel bir dansçı değildi. İnanılmaz zorluklarla karşılaşmış ve büyük keder yaşamış bir kadındı. Harika bir solo yarattı ancak performansını “üzücü” olarak tanımlamak, o esnada deneyimlediklerimizi azaltmaktı.
İşte dansın gücü bu. Bir şeyi hissedebilir ve onunla çok derin bir düzeyde empati kurabilirsiniz ve buna kelimeler uydurmak zorunda değilsiniz.
Beethoven ise, göremeden yazdığı notalara rağmen müziği duymanın coşkusu içinde “Müzik, manevi ve bedensel duyumların yaşamı arasındaki arabulucudur ” demiş ve bu söz benim için, “neden sanat yapıyoruz” sorusuna en anlamlı cevaplardan biri olarak kalmaya devam ediyor.
Duygu Bruce
12 Eylül, 2019