Eros ve Psyche’nin Ebedi Aşkı

Evvel zamanda bir kralın üç tane kızı vardı. İki büyük kız hoştu ama en küçük olanın –Psyche ψυχή güzelliği tariflere sığmazdı. Başka diyarlardan onun güzelliğini görmeye gelenler olur, gördükleri karşısında büyülenirlerdi. Öyle ki Afrodit’in sunakları dahi terkedilmeye yüz tutmuştu. Gencecik toy bir faniye tapınacak kadar duydukları bu hayranlık Afrodit’i kızdırıyordu. Kendisine atfedilen Tanrısal üstünlüklere bu genç kızın el koyduğunu düşünerek öfkeyle “Onu, bu güzelliğinden dolayı pişman edeceğim” diyordu. Kararlı bir şekilde bir gün muzip ve yaramaz tabiatlı oğlu aşk tanrısı Eros’u yanına çağırdı ve düştüğü bu durumdan ileri geri şikâyet ederek onu Psyche’ye karşı kışkırttı ve dedi ki :

Sevgili oğlum, git baş döndüren bu asi güzelliği cezalandır, aldığım yaralara karşılık intikamımı al ondan. O mağrur kızın içine, düşkün, alçak ve değersiz bir varlık için karşı konulmaz bir tutku aşıla, öyle güçlü telkin et ki tutkuyla tutsak olsun ve güzelliğiyle ektiği zafer sevincinin üzücü sonuçlarını biçerek görsün.

Rafael, Eros ve Afrodit, Villa Farnesina, Roma

Eros annesinin emirlerine uymaya hazırlandı. Afrodit’in bahçesinde bulunun biri acı diğeri tatlı su veren iki çeşmenin suyundan birer kehribar şişeye doldurdu ve Psyche’nin yaşadığı yere doğru yöneldi. Oraya vardığında uyumakta olan Psyche’yi görünce, içinde bir merhamet ve sevgi hisleri uyanmasına rağmen annesine verdiği sözü tuttu ve acı sudan birkaç damla dudaklarına damlattı. Okunun ucunu da omzuna dokundurdu. Bu sırada uyanan Psyche gözlerini açtı, o sırada görünmez olan Eros, Psyche’nin bakışlarıyla o kadar şaşkına döndü ki taşıdığı okuyla kendi kendini yaraladı. Yarasına aldırmadan ı Psyche’ye karşı işlediği haksız hatayı tamir etmek arzusuyla yumuşak rayihalı, şifa veren iyi sudan Psyche’nin ipeksi buklelerine serpmeye başladı.

Afrodit’in öfkesine hedef olan Psyche aslında dillere destan güzelliğinden hiç mi hiç istifade etmiyordu. Doğru, bütün gözler hayranlıkla ona bakıyor, kendisine övgüler yağıyordu ama diğer iki kız kardeşi saygın iki prensle evlenmiş olmasına rağmen  Psyche evlenmek istemiyordu. Çünkü henüz evlenmek isteyeceği, sevebileceği  biri karşına çıkmamıştı. Ona ait olan bölümde kendi başına yaşıyordu. Bu haline çok üzülen ana babası, Tanrıları kızdırmış olabilecekleri endişesini de taşıyarak Apollo’nun kehanetine başvurdular. Apollo’nun kehaneti şöyle diyordu :

Yazılmış kadere göre genç kız, fani olmayan birine gelin olacak. Gelecekteki kocası bir dağın başında yaşamakta. Bu, öyle bir yaratık ki attığı okun isabet ettiği ölümlü ya da ölümsüz, hiç kimse bu okun gücüne karşı durabilmekte.

Bu korkutucu kehanetin üzerine perişan olan ana babası yasa büründü. Ama Psyche onlara şöyle dedi :

Sevgili anam babam, neden şimdi bana ağıt yakıyorsunuz? İnsanlar bana hak edilmeyen onurlar, övgüler yağdırdıklarında ve hep bir ağızdan bana “sen Afrodit kadar güzelsin” dedikleri zaman kederli olmadınız da şimdi neden kederler içindesiniz ? Vakit geçmeden beni, kaderimin beklediği dağ başındaki yere götürün. Kaderimde ne yazılmışsa ben  razıyım.

Ailesi istemeyerek hazırlanıp adeta cenaze alayı gibi bir grup insanla onu dağa götürdü, söylenen tepede bıraktı ve hüzünlü, buruk kalplerle geri döndüler.

Psyche, nefes nefese korku ve gözyaşları içinde tek başına kalmış halde, ne yapacağını düşünürken Zefir adlı yumuşak tanyeli (Zephyr) onu yeryüzünden kaldırdı ve usulca çiçekli bir vadiye taşıdı. Yavaş yavaş sakinleşen Psyche kendini çimenlere bıraktı ve uykuya daldı.  Tazelenmiş olarak uyandığında, yüksek ve görkemli ağaçların çevrelediği bir koruluk ortasında berrak suları olan fıskiyeyi ve hemen arkasındaki muhteşem sarayı gördü. İnsan elinden çıkma bir işten çok ancak bir Tanrı’nın ikamet edeceği bir yere benziyordu. Hayret içinde hayranlıkla yaklaştı. İçeri girdiğinde gördüğü altınlı taş kolonlar, tonoz çatı, duvarlardaki nefis manzara resimleri, zevkle yerleştirilmiş her şeyi hayranlıkla seyre koyuldu. Derken görünmeyen bir ses nazikçe ona etrafı tanıttı, yaşayacağı yerleri gösterdi ve hizmetinde olacağını bildirdi. Böylece Psyche yeni hayatına başladı.

 

David, Psyche, Eros’tan ilk öpücüğü alırken, Louvre Müzesi, Paris

 

Yüzünü hiç görmediği kocası sadece karanlık olunca geliyor ve gün doğmadan yanından ayrılıyordu. Kendisine büyük aşk ve şefkat gösteriyordu. Psyche hiç hayal edemeyeceği kadar mutluydu. Kocasına sadık bir aşkla bağlıydı ama gündüzleri yanında kalması için ne kadar ısrar etse de kocası her şafak vakti gidiyordu.

Bir gün ailesini endişeden kurtarmak ve onlara mutlu olduğunu göstermek istediğini söyledi. Kocası, Zefir aracılığı ile iki kız kardeşini getirerek görüşmelerini sağladı. Psyche’nin mutlu yaşamını gören kız kardeşleri onu ve yaşadığı koşulları kıskanarak içine şüphe ve art düşünceler düşürmek istediler.

Bu niyetle, Psyche’ye, kocasının eninde sonunda onu öldürmek isteyen bir canavar olduğunu ve mutlaka onun çehresini, kim olduğunu artık görüp, o harekete geçmeden önce kendisinin onu öldürmesi gerektiğini telkin ettiler. İkna olan Psyche, bir elinde kandil, diğerinde bıçakla bir gece kocasını öldürmek üzere uyumasını bekledi. Kocası uyurken elindeki kandilin alevi ile onun yüzünü ve kanatlarını ilk gördüğünde duyduğu hayretle eli titredi ve kandilin yağı Eros’un yüzüne damladı. Bunun üzerine uyanan Eros hayal kırıklığı içinde :

“İlişkimize ihanet ettin, bir daha kavuşmamız mümkün değil,”  diyerek kanatlanıp uçarak gözden kayboldu.

Bunun üzerine perişan olan Psyche her yerde kayıp aşkını arar, aşk derdinden başka bir şeyi düşünemez halde pişmanlık içinde dolaşır oldu. Günlerden bir gün hasat zamanıyken toprak ve hasat Tanrıçası Demeter’i ziyaret etmeye karar verir. Onun derdini bilen Demeter ıstırap çeken haline merhamet eder ve der ki:

Afrodit’e git ve onun egemenliğine boyun eğ, tevazuuyla önünde eğil ve affını dile. Kaybettiğin aşkını sana geri bağışlaması için kendisine yalvar …

Psyche, Demeter’in dediklerine bir bir uyarak Afrodit’e gider ve yalvarır.  Eros’u sarayında hapseden Afrodit, aşkını ispat etmesi için Psyche’ye üç zorlu görev verir. Aşkıyla gözü pek olmuş Psyche ilk iki görevi tez ve cesurca yerine getirir.

Üçüncü olarak Afrodit, Psyche’ye, Hades’e (Yeraltı Krallığı ) giderek ebedi güzelliğin iksiri olan kutuyu açmadan kendisine getirmesini emreder. Psyche tüm kışkırtma ve güçlüklerine rağmen yeraltı dünyasını kateder, kutuyu bulur ve özenle aynı yolu geri dönerek yeryüzüne çıkarır. Tam gün ışığına kavuştuğu anda dayanamaz ve meraktan kutuyu açıp içine bakar. Şaşkınlıkla iksir yerine kutuda saklanan karanlık uyku canavarının serbest kaldığını görür ve o anda bedeni cansız halde yere yığılır.

Bu sırada yarası artık iyileşmekte olan Eros olanları görür ve Psyche’den daha fazla ayrı kalmayacağına inanarak saraydan kaçar. Zeus’un huzuruna çıkar,  Psyche’yi kurtarması için yardımını ister. Bir fani ile ölümsüz tanrının arasındaki bu sadık aşk karşısında hayrete düşen Zeus, Erosun dileğini kabul eder ve Psyche’yi tanrılar meclisine getirmesi için elçi Hermes’i görevlendirir. Psyche, tanrılar meclisine getirilir yaptıkları gözden geçirilerek yargılanır.

Zeus ve diğer tanrılar, Psyche’nin gerçek sevigisi ve Afrodit’in verdiği zor görevleri cesaretle kabul ederek gösterdiği çabalar karşılığında bu aşka hak kazandığı hükmüne varırlar. Psyche hayata döndürülür. Üstelik Zeus ona ölümsüzlük iksirinden vererek onu ölümsüzleştirir. Bundan böyle ölümlü olan aşkları ebedi aşka dönüşen Psyche ve Eros’un sonsuza dek birlik içinde yaşamaları mümkün olur.

Rafael, Psyche ve Eros’un tanrılar arasında düğün şöleni, Villa Farnesina, Roma

 

Duygu Bruce
3 Mayıs 2020

Not: Bu yazıda adı geçen Yunan tanrılarının Roma mitolojisinde karşılıkları :
Eros: Cupid
Afrodit: Venüs
Zeus: Jupiter
Demeter: Ceres
Hades: Pluto
Apollo: Apollo
Hermes: Hermes
Psyche: Psyche

https://www.pitt.edu/~dash/cupid.html