Zamanı Geçmeyen Bir Hikâye

 

Bundan 13 yüzyıl önce cesur, metanetli, inancı sadık bir kadının, 35 yaşındayken yaşadığı büyük trajedide olağanüstü mücadelesi ile dünya tarihine geçmiş yüreklere dokunan hikâyesini anlamak kolay değil. Ailesini, sevdiklerini en acı şekilde Kerbelâ katliamında kaybetmiş ve kendisi de esir düşmüş halde iken tüm bunlara sebep olan gözü dönmüş iktidara, zulme karşı tek başına durabilmiş; hatta katledilen ailesinden geriye kalan tek yeğeni hayatta kalabilsin diye kendi ölümünü göze alacak kadar cesur olan bu kadın, Hz. Hüseyin’in kız kardeşi, Hz. Ali’nin sevgili kızı ve Hz. Muhammed’in torunu olan Zeynep’tir.

Hicri takvimde Muharrem ayına denk gelen 10 Ekim 680’de İslamiyet tarihinin büyük trajedisi olarak anılan Kerbelâ olayının kahramanlarından biri olan bu yüce kadın sonuna kadar Hz. Hüseyin’in yanından ayrılmaz, hatta iki oğlunu onu koruması için feda eder.

Hz. Hüseyin’in, Küfelilerin yardım çağrısını görev bilerek çıktığı yolculukla başlar hikâye. Ona olan sadakatle ve gönüllü olarak katılan 72 kişi ile birlikte Küfe’ye vardıklarında  Küfeliler’in son anda cayıp Emevi Devleti’nin başı Yezid’in tarafına geçmeleri üzerine olacakları öngören Hz. Hüseyin geri dönmek ister. Bu niyetle Küfelilere seslenir:

Mektuplarınız bana getirilene kadar size gelmedim ve elçileriniz bana gelip,  “Bize gelin, çünkü bizim imamımız yok” dediler. … İşte bu sebepten, kefil olduğunuz antlaşmaya ve yeminli şehadetinize sadıksanız sizin şehrinize geleceğim. Eğer isteğiniz bu değil de gelişime karşı iseniz o zaman bıraktığım yere geri döneceğim…

Oysa Küfeliler, Hz. Hüseyin ve beraberindekilere tuzak hazırlayıp onları başka yoldan gitmeye mecbur bırakacaklardı. Hz. Hüseyin, başlarına gelecekten haberdar olarak Kerbelâ’ya yönelir. Ulaştıklarında su kaynaklarına erişimleri engellenir. Aç ve susuz bırakılarak sonunda Muharrem’in onuncu gününde Yezid’in ordusu tarafından katledilirler ve Yezid’e götürülmek üzere başları kesilir.

Tanınmış astronom, matematik, fizik ve dilbilimci, tarihçi Bîrûnî katliamın sonunu şöyle tasvir eder:

 … [O sırada] kampları ateşe verildi ve parçalanan cesetler atların toynakları tarafından ezildi; insanlık tarihinde hiç kimse böyle zulüm görmemiştir.

 

Deveci, Kerbelâ’da şahit olduklarını insanlara anlatırken. Lâmiî Çelebi’nin Maktel-i Âl-i Resûl eserinden

Hz. Hüseyin’in kız kardeşi Zeynep, oğlu Zeynel Abidin ile küçük kızı Rukiye (bazı kaynaklara göre Sakine), ve hayatta kalan diğer birkaç kadın ve çocuk, esir alınarak Yezid’in bulunduğu Şam’a götürülürler.

 

Ali Zayn al-Abidin, Zaynab ve diğer esirlerin Yazid’in divanına götürülmelerinin tasvir edildiği Mu’awin ul-Mulk Husayniyya’da mevcut olan çini duvar panosu. Kermanshah, Iran

 

Şam’a vardıklarında öldürülenlerin başları ile birlikte Zeynep ve Hz. Hüseyin’in oğlu Zeynel Abidin, Yezid’in huzuruna çıkarılır.

O sırada ayağa kalkıp gözü pek bir duruşla Yezid’e meydan okuyan Zeynep, yüksek hitabet sanatıyla verdiği hutbesinde, Hz. Hüseyin’in geride kalan tek oğlu Zeynel Abidin ve 3 yaşındaki kızı Rukiye’nin öldürülmesine engel olur.

Yezid: “Bu küstah kadın kim?” diye yanındakilere sorduğunda Zeynep doğrudan ona hitaben şöyle seslenir:

Onlara neden soruyorsun ?  Bana sor.  Sana anlatayım.  Ben Muhammed’in torunuyum. Ben Fatima’nın kızıyım…

Ve Zeynep, Yezid ve Kufelilere hitaben tarihe geçen hutbesini söyler. Allah’ın adıyla başladığı hutbesinde Yezid’in adaletsizliğinden, zulmünden, Hz. Muhammed ve ailesine yaptığı eziyetlerden, Hz. Hüseyin’i öldürmeyi hedefleyen katliamın şeklinden; nihayetinde dini, çıkarlarına ve iktidara alet edişine dek yaptığı fesat ve kötülükleri  cesaretle yüzüne vurur. Hayretle karışık hayranlık ve saygı uyandıran bu etkili  hitabetinden bir süre sonra serbet bırakılırlar.

Zeyneb’in Kerbelâ’dan sonra Yezid’e karşı yaptıkları ve unutulmayan hutbesi, devirler boyu iktidar hırsı altında ezilen, zulüm gören kadınlara cesaret örneği olurken bir yandan sadakatin ve inancın hakiki temsili olmuş.  Serbest bırakıldıktan birkaç yıl sonra ölen Zeyneb’in nerede gömülü olduğu kesin bilinmemekle beraber birkaç farklı yerde türbesi kurulmuş. Her biri de Muharrem ayı boyunca ve Kerbelâ’nın 40. gününde kadın erkek ziyaretçilerle dolup taşmaya devam edermiş.

   Kolay değil öyle insan olmak, yürek ister…  

Kerbelâ’yı ölümsüz kılan Hz. Hüseyin’e atfen ise o gün bugün Pers’te rivayet edilirmiş ki Aşure günü

 Hüseyin için dökülen tek bir gözyaşı yüz günahı yıkar…

 

 

Duygu Bruce

 

 

Kuran 3:169, 3:178
Chelkowski, Peter J. (1979). Ta’ziyeh: Ritual and Drama in Iran. New York.
Howard, I.K.A., ed (1990). The History of al-Tabari, Volume XIX : The Caliphate of Yazıd ibn Mu’awiyah. SUNY Series in Near Eastern Studies. Albany: State University of New York Press.

 

Yorumlarınız:

E-posta adresiniz yayınlanmayacak.