Tanınmış Danimarkalı yazar Hans Christian Andersen’in (1805-1875) peri masallarının canlandırıldığı yerlere yolculuk yapmak Kopenhag’daki Tivoli bahçelerinde en sevdiğim eğlence olmuştu. Masalların içinden geçerken canlandırılan kahramanların arasına karışıp, göz kamaştıran dekor, renkler, ışıklar, ses ve müziğin etkisi altında âdeta masalın bir parçasıymış gibi hissetmek yolculuğa çok farklı bir eğlence katıyordu. O sırada arka planda işitilen bir ses masalın ana fikrini kulağa aşina gelen bir kaç cümleyle anlatmaya koyuluyordu. Yaratıcı hayal gücünü harekete geçiren, fanteziyi ve gerçekliği anlamlı bir birlik halinde sunan bu gizemli ortam her yaştan insanı cezbediyordu.
Masal anlatıcısının yaratıcı ruh halini, fantezi ile gerçeğin nasıl iç içe geçtiğini böyle tarif eder Andersen :
Baktığınız her şey bir peri masalı olabilir ve dokunduğunuz her şeyden bir hikâye alabilirsiniz.
Andersen masallarının yayınlanmasından 150 yıl sonra, New York Üniversitesi’nde (NYU) bilgisayar bilimi ve matematik profesörü olan Ken Perlin, “holojam” adını verdiği algoritma tekniği ile 4-boyutlu zaman-mekânda sanal gerçeklik yaratmaya başladı.
Alice Harikalar Diyârında’ki beyaz tavşan, büyük kedi ve Alice gibi ana karakterlerin dönüşümlerinden esinlenen Perlin, yeni algoritmasını tamamen sanal gerçeklikte kurulan canlı aksiyon ve etkileşimli tiyatro performansına uyguladı. Öyle ki gösteri sırasında, çoklu duyusal değişimlere, üç boyutlu görsel perspektife ve benzersiz ses efektlerine maruz kalan seyirciler, oyunda rol alan karakterlerle sohbet edecek ve Harikalar Diyârı’na yaptıkları yolculuklarında onların peşi sıra gidebileceklerdi.
Sanal gerçeklik kurgusunun, hikâye anlatımının geleceği olacağına inanan Perlin, bunun bir sanat biçimi olduğunu belirtir ve der ki : Bu medya türü için parlak içerik oluşturucular ve başarılı tasarımcılar ortaya çıkacaktır. Şimdiden mevcut sanal gerçeklik araçlarıyla zaman ve mekân sınırlarının ötesinde heykeller, resimler, duvar resimleri, nesneler, üç boyutlu sesler, çeşitli dijital sahneler oluşturulabilmekte.
Perlin ve meslektaşları, MIT Press –Massachusetts Institute of Technology Press tarafından 2019’da en iyi araştırma makalesi ödülünü alan bir sanal hikâye oyunu daha gerçekleştirdiler. Mağarada geçtiği için CAVE adıyla bilinen bu grup oyunu, sanal bir mağara ateşi etrafında otuz katılımcının toplanması ve hikâyeyi hayallerinde canlandırmasıyla başlar.
Katılımcılar, özel ışıklandırmalar, ses efektleri ve müzik eşliğinde, sanal olarak tasarlanmış ve kendilerine belirli bir akışta sunulan ilk çağ mağara resimleri, o devrin insanları, giysileri, hayvanları, mağara duvarlarındaki hayvan ve temsili yaşam çizimlerine bakarak hikâyede geçenleri ve olabilecekleri tahmin etmeye başlarlar. Sahneler ilerledikçe, grup halinde kurguladıkları mağara hikâyesini anlatmaya devam ederler. Perin’e göre paylaşılan bu sanal gerçeklik deneyiminin özünde, çoklu duyusal hayal gücüne dayalı oluşu ve toplu halde anlatılıyor olması vardır :
Bütün bu sanal efektler sayesinde seyirci, hikâyenin rüya gibi gizemli dünyasına doğru cezbolur… Mağara deneyiminin önemli bir özelliği, katılımcıların, etraftaki diğer insanların mevcudiyetinin bilincinde olup onlarla birlikte sihirli bir dünyada var olduklarını hissetmeleridir.
Perlin, günlük yaşamlarımızda sanal gerçekliğin giderek yayılacağını, hatta gelecek gerçekliklerin (future reality) şimdiden kurgulanmaya başladığını öngörür ve der ki :
Sanal gerçeklik, tıpkı yazının olduğu gibi ve elde tutulan bilgisayarların halâ olmaya devam ettiği gibi giderek yaşamlarımıza işleyecek. Olağan görünen her gün gizemli olacak.
Bilgisayar bilimi ve sanatın birleşip gizemli sayılan işler yapmasından çok önce, sanal gerçekler henüz hayatımızda bulunmuyorken dâhi fikirli Albert Einstein, gizemli olan ile ilişkimiz hakkında şöyle demiş :
Sahip olabileceğimiz en güzel deneyim, gerçek sanatın ve gerçek bilimin beşiğinde bulunan o gizemli, temel duygudur.
Duygu Bruce
2 comments On Peri Masallarından Sanal Mağaralara İnsanın Yolculuğu
Duygu hanım, yine çok güzel derlemişsiniz! Düşüncelerimizin belli zamanlarda kesişiyor olması tesadüfüne artık şaşırmıyorum. İlham olduğunuz için çok teşekkürler.
Sevgili Kadriye, bu güzel anlamlı yorumun ile senden haber aldığıma çok sevindim. Düşüncelerimizin kesiştiğine ben de inanıyorum….buluşmak dileğiyle…