Fars mitolojisinde hikaye edilir ki lâlenin üzerindeki bir çiğ tanesine yıldırım düşer ve yaprağı alev alır. Hemen arkasından donar kalır. Lâlenin içinde dipteki karalık bu yanma sonucu oluşur. Dışı kırmızı kalır. Bu yüzden Mevlâna lâleyi, “bağrı yanık bir gülümsemeye” benzetir. Adını, Farsçada kırmızı anlamına gelen la’l kelimesinden alır. Zor iklimlerin çiçeği olarak bilinen lâle Anadolu’ya Orta Asya’dan ve İran üzerinden gelir. İlk izleri Selçuklu (1251) döneminde Karatay medresesi çinilerinde görülür : Kanuni döneminde parlayan İznik çinilerinde lâle motifi tüm zarafetiyle boy gösterir. 16. Yüzyılda yabani çiçek olmaktan çıkıp bahçe çiçeği olarak yayılmaya başlayınca türleri çeşitlenir. İstanbul lalesi dediğimiz o …
Etiket: bahar
Büyük İskender Ebedi Hayat Suyunu ararken yanına Hızır adında bir yoldaş verilir. Bu uzun yolculuk için Hızır elinde bir sepet erzak taşır. Kayalık bir yerde yürürlerken elindeki sepet sallanınca içinden iki kurutulmuş balık yere düşer ve düştükleri yerde bir su fışkırır. Bu su bir göle dönüşür, balıklar bu gölde canlanırlar...
Uyandım baktım ki bir sabah, Güneş vurmuş içime; Kuşlara, yapraklara dönmüşüm, Pır pır eder durur bahar rüzgarında. Kuşlara, yapraklara dönmüşüm; Cümle âzâm isyanda; Kuşlara, yapraklara dönmüşüm; Kuşlara, Yapraklara. Orhan Veli
Bundan 4000 yıl önce Babil’de Zahhak adında çok zalim bir kral yaşarmış. Yarı şeytan yarı tiran olan Kral, ilkbaharın gelmesini engellermiş ve her iki omzunda doymak bilmeyen birer yılan otururmuş. Derken kralın beyninde çaresiz bir hastalık başgöstermiş. Acılar içinde yatarken, zehirli yarasına tek çarenin genç çocukların beyni olduğuna inanmış ve ülkede genç çocuk katliamı başlamış. Hergün kral uğruna gençler birer birer öldürülmek üzere saraya götürülürken, halk çaresiz ve güçsüz düşmüş. Bu zulme artık dayanamayan bir demircinin geriye kalan son ve en küçük oğlu, birkaç arkadaşıyla birleşerek gizlice demirden silahlar yapmaya başlamışlar. İçlerinden iki tanesi, kralın sarayına aşçı olarak girmeyi başarmışlar. …
Bu sabah mutluluğa aç pencereni Bir güzel arın dünkü kederinden Bahar geldi bahar geldi güneşin doğduğu yerden Çocuğum uzat ellerini Şu güzelim bulut gözlü buzağıya Duy böyle koşturan sevinci Dinle nasıl telaş telaş çarpıyor Toprak ananın kalbi Şöyle yanıbaşıma çimenlere uzan Kulak ver gümbürtüsüne dünyanın Baharın gençliğin ve aşkın Türküsünü söyliyelim bir ağızdan. Ataol Behramoğlu
Social Profiles