Bu aya özel paylaşmak istediğim iki mutluluk anının tarifi :
- Akşam fırından yeni çıkmış Ramazan pidesinin kenarından bir parçanın koparıldığı an ile yemeden önceki kısa aralıkta içe çekilen kokusu
- Bir yaz akşamının ıhlamur kokulu sessizliğinde, bahçenin kuytu köşelerinden birdenbire ortaya çıkıp dansetmeye başlayan ateş böcekleri ile yaşanan sihirli bir an.
Dikkat ettiğimiz zamanlar hayat çeşit çeşit mucizelerle dolu. Bizi heyecanlandıran, gülümseten, kimi zaman sessiz bırakan, hayrete düşüren, motive eden mucizeler… İşte yakaladığımız bu anlarda duyduğumuz heyecan, sevinç, mutluluk hisleriyle beraber içimiz şükranla dolar bir anda. Bazen uçup gider bu his, bazen de etkisi uzun süre kalır üzerimizde. Sonrasında ise gündelik hayatın telaşı arasında unutulur, yerini başka bir uçarı heyecan, bir arzu, ya da tutkuyla sahip olmak istediğimiz bir şey alır. Onun peşinden gider, mutluluğu yakalamak için onun gerekli olduğunu düşünürüz. Bu arzu ve gereklilik hali yenilenerek sürer gider; beklentiler ve tutkularla hayat devam eder. Kimimiz türlü çeşitli meditasyonlar, “mindfulness” –farkındalık alıştırmaları yapar, kimimiz dualarla ruhu beslemeye çalışırız.
Descartes, bir yandan matematik ve fizik alanında dahice çalışmalar yaparken bir yandan “ruhun tutkuları” adlı çalışmasında şunları yazar:
Mutluluk, tam bir hoşnutluk ve içsel tatmin hali; kalıcı olması ancak irademizi doğru şekilde kullanarak arzularımızı yönetmekle mümkün olur. Oysa insanların çoğu elde etmesi ve koruması güç arzular peşinde olup, biraz talihle elde edebileceklerine inanırlar. Aklı selime uymayan, anlık tatmin getiren bu tür arzular, uzun vadede iç huzursuzluğu ve hayal kırıklığına yol açar. Ama içinde bulunduğumuz koşulları, kapasitemizi de dikkate alarak doğru muhakeme eder, özgür irademizle seçimlerimizi yapar, ve eyleme geçirirsek, erdem kazanır ve mutlu oluruz. Gerçekleşmeyen istekler veya sahip olmadıklarımız için olası hayal kırıklığı ve tatminsizlikten korunur; seçimlerimizden dolayı pişmanlık ya da vicdan azabı duymayız. Sahip olduklarımız ve yaptıklarmızla hoşnut ve mutlu oluruz. [i]
Sonuçta Descartes’a göre mutluluğun anahtarı ruhun tutkularında: erdem kazanmak ve eldekilerden hoşnut olmakta. Mutluluk, bizim için doğru ve gerçekçi olan şeyleri istemeyi seçmek ve ona göre hareket etmeyi içeriyor. Ancak o zaman kalıcı olabiliyor.
Biz de mutluluğun aslında bizim niyetimiz ve davranışımıza bağlı bir beceri olduğunu, beceriyi sağlayanın da yaradılıştan gelen bir var olma hali ile beraber iyi eğitilmiş bir düşünce olduğunu kabul edebiliriz.
Modern psikoloji ve nörobilim bulguları da mutluluğun hem yaradılışa hem de niyete bağlı olduğunu ileri sürerken, ancak eylem ile ifade bulacağını belirtir. Hazırladıkları sürdürülebilir mutluluk reçetesinde üç temel madde yer alır[ii]:
- Hergün ya da elden geldiğince birine karşılık beklemeden bir iyilik yapmak, ör: selam vermek, 5 dakika boyunca birisini içten dinlemek, vb.
- Uğruna emek haracayacağımız bizim için anlam taşıyan bir amaç edinmek
- Ne yaparsak yapalım çaba ve dikkat göstermek
Mutluluğa dair son sözler de mistisizmden olsun. Bilge mistikler amacına doğru giden yolcunun halini bahara benzetirler:
Gök gürler, yağmurlar yağar ama yine de çiçekler açar, kuşlar öter…yolcu yoluna devam eder…[iii]
Rumi’ye ise sufizm nedir diye sorulduğunda şu cevabı vermiş:
Hüzün bastığında kalbinde neşeyi bulmaktır.[iv]
Duygu Bruce
[i] Descartes, R. (1991) The Philosophical Writings of Descartes, transl. J. Cottingham, R., Stoothoff, D. Murdoch and A. Kenny. Cambridge: Cambridge University Press
[ii] Sheldon, K. M., & Lyubomirsky, S. (2006a). Achieving sustainable gains in happiness: Change your actions, not your circumstances. Journal of Happiness Studies, 7, 55–86.
[iii]Attar, F. Tadhkirat al-awliya 1: 155. Edited by Reynold A. Nicholson. 2 vols. 1905-7. Reprint. London and Leiden, 1959.
[iv] Rumi. Mesnevi 3:3261. Çeviri: A. Gölpınarlı. Inkılap Kitabevi, İstanbul: 1990.