Misafirhane

“ Konuştuğun kelimeler yaşadığın ev olur  ” der Hafız,  ve bu fâni evdeki hayatı anlatır eşsiz diliyle Mevlânâ : Bir misafirhanedir bu insan olmak. Her sabah yeni bir varış. Bir sevinç, bir keder, bir fenâlık, Geliverir bir anlık farkındalık Sanki bir misafir gibi beklenmedik. Buyur et, ağırla hepsini sen ! Kalabalık hüzünler olsa bile gelen Evini apansız silip süpüren, Eşyalarını yerinden yok eden, Yine de onurlandır her misafirini. Belki de arındırıyordur seni Açmak için yeni bir sevincin yerini. Karanlık düşünce, utanç, şer Kapıda karşıla gülerek hepsini. İçeri davet et geleni, Şükret bak gelene sen. Gönderilmiştir her kimse gelen Olsun diye

Devamını okuyun

Einstein, Viktor Frankl ve Sufi’ye göre Hayatın Anlamı

“Uyaran ve tepki arasında bir alan vardır, bu alanda tepkimizi seçme özgürlüğümüz ve gücümüz yatar.” -Viktor Frankl İkinci Dünya Savaşı sırasında toplama kamplarından sağ kurtulan Viktor Frankl, 1946 yılında ünlü kitabı İnsanın Anlam Arayışı’nı yazdı. Hayatın anlamını sorguladığı kitabında cevabın türlü yaşam teorilerinde veya meditatif düşüncelerde bulunmadığını söyler. Hayata biçtiğimiz anlam, davranışlarımızla şekillenir der. Hayattan ne beklediğimizi değil de hayatın bizden ne beklediğini sorduğumuzda evrende ne yaptığımızı ve nereye gittiğimizi daha iyi kavrayabiliriz. Seçimlerimiz ve davranışlarımız daha bilinçli hâle gelir. Frankl ile aynı soruyu araştıran fizik bilimi, evrenin yaratılışını ve varoluşsal ikilemlerimizi çözmek için şevkle deneyler yapmakta. Bundan yüz yıl önce

Devamını okuyun

Hoşgörünün Eni Boyu

Kökü Latinceden gelen tolerans kelimesi, bir şeye tahammül etmek, hoş görmek veya eski Türkçede müsamaha etmek anlamında kullanılmakta. Diğer kişiye saygı duymak, varlığını kabul etmek ve onu dikkate almayı içerdiği için bir erdem olarak tanımlanır. Toplumsal anlamda tolerans, “Yobazlıktan uzak,  farklı din, ırk, adet ve fikirleri serbest bırakan, toplumun işlemesini sağlayan pragmatik bir formüldür,” der etik filozofu Hans Oberdiek (1937-). Günümüz toplumunda farklı olanın varoluşunu sağlayan, önyargıya karşı panzehir işlevini gören bir formül. Yüz yıl önce Einstein’in öngördüğü gibi : Kanunlar tek başına ifade özgürlüğünü güvence altına alamaz; herkesin görüşlerini cezasız bir şekilde sunabilmesi için toplumda bir hoşgörü ruhu olmalıdır.

Devamını okuyun