Düşüncenin gücü ölçülemez, dünya düşüncenin egemenliği altındadır. -Coué
Tıpta çığır açan, kitapları Latince dahil birçok dile çevrilen ve yakın zamana kadar batıdaki üniversitelerde okutulan İbn-i Sina ( 980-1037, Hamadan) şöyle der :
Tedavisi olmayan hastalık yoktur, sadece irade eksikliği vardır, işe yaramaz ot yoktur, sadece bilgi eksikliği vardır.
Hipokrat da (M.Ö. y 460-370) kişinin, hastalıkla kurduğu ilişkisine dair : “ Birini tedavi etmeden önce sor, onu hasta eden şeylerden vazgeçmeye niyetli mi ? ” der.
Antik çağdan bu güne dek hatırı sayılır filozof ve tıp bilginleri “ insan ne düşünürse odur ” diyerek insanın düşünce gücüne atıfta bulunmuşlar. Çünkü her şey önce insanın düşüncesinde tasarlanır ve belirginleşir. Benimsenen düşünce niyeti kurar ve aksiyona sevk eder. Böylece düşünceler insanın psikolojik ve ruhsal yapısını oluşturur, kişiyi tanımlar. Zihnimizi tamamen dolduran her düşünce bizim için gerçek olur ve eyleme dönüşme eğilimindedir.
Her an aklımızdan binlerce düşünce geçerken, işimize geleni veya alışılagelmiş olanları akılda tutar, yeri gelince aksiyona geçer kullanırız. Bunlar sadece farkına vardıklarımızdır.
Oysa kaynağı bilinçaltı olan ve çoğunun farkına varılmayan düşüncelerin gölge edenlerini, endişe, üzüntü, hatta hastalık verenlerini ya da etrafa zarar verenlerini insan nasıl yönetsin ? Coué metoduyla tanınan eczacı ve uygulamalı psikolog Émile Coué (1857-1926) cevabını deneyimleriyle verir :
Birçok hastalığın kaynağı olan bilinçaltımız, fiziksel ve ruhsal rahatsızlıklarımızın tedavisini de kendi sağlayabilir.
İnsanın kendi kendine telkin yoluyla tedavisinin mümkün olduğunu birlikte çalıştığı yüzlerce vaka üzerinde ispat eder. Bilinçli Oto-telkin Yoluyla Ustalaşma adlı çok satan kitabında tedavisinin insan düşüncesinin gücüne dayandığını anlatır:
İnsan kendi düşüncelerinin efendisi olduğuna inanarak o hâle gelir.
Düşüncelerimizin her biri, iyi veya kötü, somutlaşır, maddeleşir ve kısaca bir gerçekliğe dönüşür. Biz kendimizi ne yapıyorsak oyuz, koşulların bizi ne yaptığı değil.
Oto-telkin, doğuştan sahip olduğumuz ve hayatımız boyunca bilinçsizce oynadığımız bir araçtır, tıpkı bir bebeğin çıngırağıyla oynaması gibi. Diğer herhangi bir alet için olduğu gibi nasıl kullanılacağını öğrenmeniz gereken bir alettir. Ama tehlikeli bir araçtır; dikkatsizce ve bilinçsizce tutarsanız sizi yaralayabilir hatta öldürebilir. Bilinçli bir şekilde nasıl kullanacağınızı bildiğinizde, tam tersine hayatınızı kurtarabilir. Ezop’un dil için söylediği gibi, “ Aynı zamanda dünyadaki en iyi ve en kötü şeydir. ”
Coué, böbrek sorunları, diyabet, hafıza kaybı, migren vakaları, kekemelik ve bazı ruhsal hastalıklar gibi şikayetleri gelen bir çok hasta üzerinde bu yöntemin işlediğini deneyimler. Hastalar, inanarak oto-telkini düzenli tekrarlarla uyguladıklarında sonuç yüzde 93 başarılı olur. Ona göre bilinçli oto-telkin uyandırmanın zor olduğu iki sınıf insan vardır :
1. Kendilerine söylenenleri / söylediğini anlayamayacak zihinsel gelişime sahip olanlar
2. Anlamak istemeyenler.
Yöntemi basittir : Hastalarına sabah ve akşam en az 20 kez şu cümleyi tekrarlamalarını önerir :
HER GÜN, HER AÇIDAN, DAHA DA İYİLEŞİYORUM.
Kişi aklında, “her açıdan” kelimelerini vurgulamalıdır, o zaman psikolojik, ruhsal veya fiziksel, her ihtiyaca göre uygulanır. Bu genel öneri, özel olanlardan daha etkilidir.
Şifacıların kullandığı araçların hepsi oto-telkine dayanır, yöntemleri ne olursa olsun, kelimeler, sihirli sözler, jestler, sahneleme, bitkiler, tütsüler vb. hepsi hastada iyileşme oto-telkinini üretir. Oto-telkin yöntemiyle düşüncelerimizi, fiziksel-ruhsal varlığımızı iyileştirmek, ahlâki yoldan sapmamak ve nihayetinde ruhumuzu yüceltmek için terbiye edebiliriz.
Ayrıca der ki :
İnançla desteklenen telkin, müthiş bir güçtür….her zaman ve her şeye rağmen iyi bakmak, olaylar bunu haklı çıkarmıyor gibi görünse bile.
Duygu Bruce