İnsan Tabiatı, Medeniyet ve Hoşnutsuzlukları

  Yaşamaya geldiğimiz hayatı çok zor buluruz – birçok zahmeti, hayal kırıklığını ve güç işleri içerir. Sigmund Freud (1856-1939), Medeniyet ve Hoşnutsuzlukları  adlı küçük kitabında özetler insan tabiatının özünü. Bilinç ve bilinçaltından kaynaklanan davranışlara örnekler verir. Freud’a göre gündelik bilinç,  farkında olduğumuz duygu, düşünce ve tutumlarımızdan oluşur. Daha büyük bir alan kaplayan bilinçaltı ise görünenin arkasında, çoğunlukla farkında olmadığımız dürtü, istek, korku, hatıra ve düşüncelerin bulunduğu zengin bir hazinedir. Farkında olmasak da, bilinçaltından saklı olanlar, sembollerle, işaretlerle kendini belli eder. Örneğin rüyalar, dil sürçmeleri, bazı şakalar, önüne geçemediğimiz kuvvetli dürtüler, sanat, müzik vb gibi dışavurumlarla  birden ortaya çıkıveren farkındalık anları aslında

Devamını okuyun

Baharı Getiren Yürekli Gençler

Firdevsi (940 – 1020) ünlü eseri Şahnâme’de zalim ve şeytani bir kişilik olan kral Zahhak ile hak ve iyiliği temsil eden genç Faraydun (~ MÖ 1500) arasındaki mücadeleyi hikâye eder. Zerdüştlük (Zoroaster) inancında kötülüğü temsil eden Ahriman, Zahhak’ın aklına işler, kral olan babasını öldürerek tahta çıkmasının gerekli olduğunu binbir dille anlatır. Kulağına yapacaklarını fısıldarken, bir yandan da Zahhak’ın her iki omzuna birer yılan yerleştirir. Sonunda Zahhak babasını öldürür ve tahta geçer. Kral giderek zalim bir tirana dönüşür. Halka yapmadığını bırakmaz. Derken omzundaki yılanlar hiç doymaz olur. Bu durumu izleyen Ahriman yine bir cin fikirle krala gelir. Eğer yılanları doyurmazsa Zahhak’ın

Devamını okuyun

İnsan Olmanın Onurlu Mücadelesi

Diktatörün muhbirleri heryerdeydi. Çok sayıda yüksek askeri kumandanını, kendine karşı gelebilirler korkusuyla öldürmüş ya da hapse göndermişti. Bununla kalmayıp, kendi partisinin bir çok üyesini, yazar çizerleri, bilim insanlarını, hatta yardımcılarını, yakın arkadaşlarını dahi saf dışı bırakmıştı. Milyonlarca insan tutuklanmış ve Stalin iktidarına zenginlik katmak için Sibirya’ya elmas, altın ve petrol çıkarmaya gönderilmişti. Gulag denen bu kampların varlığı dahi, Stalin Rusya’sında sıradan bir insanın korku içinde susması için yeterliydi. Bu kamplardan tek kaçış, soğuk, karanlık ve uçsuz bucaksız bomboş tundralarda insanı bekleyen ölümden başka bir şey değildi. Kapı her an çalabilirdi. En sağlamı dilini tutmaktı.  Ivan Denisovich’in Hayatında Bir Gün, görevine

Devamını okuyun

Kendi Kendine Telkinin Başarısı

  Eczacı ve psikolog Émile Coué’nin ruhsal ve fiziksel hastalıkları nasıl iyileştirdiği hakkında “ Birini tedavi etmeden önce sor, onu hasta eden şeylerden vazgeçmeye niyetli mi ” diye öğütlemiş Hipokrat (M.Ö. y 460-370). Eflatun (M.Ö. y 447-347) herhangi bir tedavinin başarıya ulaşması hakkında şöyle der : Bütünün tedavisi olmadan parçanın tedavisine; ruh olmadan bedenin tedavisine kalkışılmamalıdır. Antik çağdan bu güne dek filozoflar ve tıp bilginleri, insanın düşünce gücünü, meydana getirdikleriyle ölçmeye çalışmış ve bu gücün öngörülemeyen bir potansiyele sahip olduğunu öne sürmüşler. “ İnsan ne düşünürse odur ” ve “ Düşünüyorum demek ki varım” deyişleri evrensel dile yerleşmiş. Var oluşla

Devamını okuyun

Sayıların Gizemi

  Her şey birbirine gizli düğümlerle bağlıdır. Harvard Üniversitesi profesörü, Tasavvuf ve İslam kültürü konusunda engin bilgisi ve seçkin kitaplarıyla tanınan Anne Marie Schimmel (1922-2003),  Sayıların Gizemi adlı kitabı ile numeroloji alanında eşsiz bir kaynak sunar.   Musevi, Hıristiyan ve İslam dini geleneklerinde sayıların gizemli anlamlarını folklor, edebiyat, sanat, günlük hayat ve inançlardan yola çıkarak zengin, kimi zaman hayrete düşüren örneklerle anlatır.  Belirli sayıların nasıl kutsal, mistik semboller taşıdığını, bereket getirdiğine inanılan uğurlu sayıları ve dişil – eril ayrımını açıklar. Antik Yunan’dan günümüze sayıları simgeleyen görsellerle aydınlatılmış bu eser, evrensel bilginin engin bir koleksiyonu olarak öne çıkıyor. Kitabının giriş bölümünde

Devamını okuyun

Ölümün Eşiğindeyken İnsan Bilincinde Yaşananlar

Ölümün eşiğinde yaşanan berraklık, farkındalık ve öteki dünyaya ait “uhrevi” duygular hakkında saygın doktorların hayret uyandıran tıbbi raporları İnsanlar merak etmeyi sever ve bu bilimin çekirdeğidir. -Ralph Waldo Emerson İkinci Dünya Savaşı sırasında Avusturyalı şair ve yazar Karl Skala (1924–2006), birliğiyle beraber Rusya’ya savaşmaya gider. O ve silah arkadaşı Hannes, topçu ateşine yakalanınca  bir tilki inine sığınırlar. Hannes vurulur ve orada ölür. Skala ağır yaralanır ve her ikisinin de gökyüzünde yükseldiğini ve kendilerini, aşağıdaki savaş alanına bakarken bulduğunu hisseder. Arkadaşının ölü bedeninin ağırlığını üzerinde hisseden Skala başını yukarı kaldırır ve parlak bir ışık huzmesi görür;  arkadaşını tutarak ışığa doğru ilerler.

Devamını okuyun

Pervâne’nin Hikâyesi

  İranlı âlim, şair, bilge hekim, Ferîdüddin Attâr’ın (c. 1142 – 1221) Mantıku’t Tayr adlı eserinden bir alıntı   Bir gece toplandı pervâneler çırpışan bir hâlde Mumun ışığı hakkında hakikati öğrenmek için İçlerinden biri dedi ki : “Hepimiz birden gitmeyelim; birimiz gidip mumu bulsun, sonra dönüp bize haber versin.” Bunun üzerine pervânelerden biri yola çıktı; uzakta bir sarayın içinde yanan mumun ışığına doğru uçtu. Göz ucuyla şöyle bir baktı dışarıdan, daha yaklaşmadı. Sonra, döndü geri geldi ve gördüğünü, anladığı kadarıyla diğerlerine tarif etti. Aralarında kılavuz olan pervâne söylediklerinin hiçbirini  ciddiye almadı : “Onun alevden haberi bile yok…” dedi. Derken ikinci

Devamını okuyun

İnsanın Ebedi’ye Yakın Olma Dürtüsü

Nobel ödüllü yazar Romain Rolland’ın, Sigmund Freud’u ziyareti, dostlukları ve bilinçaltının gizli köşelerine erişmeyi nasıl başardığı hakkında Fransız Nobel ödüllü yazar Romain Rolland (1866-1944), Sigmund Freud‘un (1856-1939) öncü analizleri ve bulgularının yeni ufuklar açacağını 1900lerin başında öngörmüştü. Freud’u bu kara kıtada cesur bir yoldaş ve dâhi bir seyrüseferci olarak kabul etmişti. 1924’te, Freud ve kızı Anna Freud’u Viyana’daki dairelerinde ziyareti sırasında gördüğü Freud’un çalışma odasını hayret içinde tarif eder: Küçük tanrılarla, fetişlerle, muskalarla, insanlığın erotik ve dîni rüyalarının hayâlî yansımalarıyla dolu bir oda !   Arkadaşlıkları düzenli mektuplaşmalarla devam eder. Tartıştıkları konular,  insan dürtülerinin itici gücü, bilinçaltına erişim, id-ego-süperego arasında

Devamını okuyun

İnsanın İçinden Geçen Konuşmaların Kararlarına Etkisi

Kalbin derinliklerine indikçe, ayna daha berrak ve temiz hale gelir. – Rumi İnsanın kendi içinde süregelen karşılıklı konuşmalar, kişinin kendi üzerinde düşünmesi, iyiyi kötüden ayırt etmesi ve doğru karar vermesi için vazgeçilmez bir araçtır. Ünlü çocuk psikoloğu D.W. Winnicott içte geçen konuşmaları “benlik” gelişiminin önemli bir parçası olarak tanımlar : İç diyalog, kişinin belirgin bir varoluş duygusuyla bilincini uyanık hissettiği fantazi ile gerçeklik arasındaki mekanda geçer. Bilinçaltı ve bilinç arasında seyir hâlinde iken şimdi ve geleceğe yansıtılan benlik, bir olur, aynı anda ortaya çıkar. Kişi, benliğinde cereyan eden duygu ve düşünce akımlarının farkına varır, onları ayrıştırır. Hoşa giden ve yararlı

Devamını okuyun

Duyguların Yönetimi ile Erişilen Esenlik

Düşünce ve görüşte bilinçli yaratılan bir farklılığın hisleri ve davranışı nasıl düzenlediği hakkında 11. yüzyılın büyük tıp bilgini ve filozofu İbn-i Sina, duyguların insan ruhu ve davranışı üzerindeki zorunlu rolünü tespit etmiş ve büyük eseri Tıbbın Kanunu‘nda şöyle yazmış : “Duygular, sağlığı ve davranışları etkiler. İnsan, öz-denetimi için duyguları üzerinde hakimiyet kazanmalıdır.” Yüzyıllar sonra, duygu düzenleme modeliyle tanınan Stanford Üniversitesi Psikofizyoloji Laboratuvarı’nın yöneticisi James Gross şöyle açıklıyor : Duygusal düzenleme (regülasyon), kişinin hangi duygulara sahip olduğu, bu duyguları ne zaman ve ne süreyle yaşadığı, ve ifade ediş süreçleri üzerindeki yönetim kabiliyetidir. Duygusal bir deneyimin ortasında insanın akıl ve irade gücünü

Devamını okuyun