Mutluluk

Nerede mutlu olsak? Nasıl mutlu olsak? Ne zaman gelecek mutluluk? Yaşadığımız sürece bu konu gündemimizde her dem taze. Değerlendirmeler, ölçümler derken: az ya da çok mutlu, aşağı yukarı mutlu, bazen var ya da bazen yok, oldu ya da olacak, geçmişte, şimdi, gelecekte…bir zamanda ve mekanda buluruz kendimizi. Belki en son mutlu olduğumuz halin anısı canlanır ya da gelecek mutluluklara dair bir hayal belirir gözümüzde … Bazen sahip olduklarımızla ölçeriz, bazen de isteklerimizin, beklentilerimizin gerçekleşme oranıyla bakarız mutluluğa, ya da sevdiğimize kavuşmanın hayalidir o. Amaçlarımızla birlikte gözden geçiririz mutluluk tahminlerimizi. Bir hesaptır adeta. Elde edilen sonuca göre o anki mutluluğumuz belirlenir.

Devamını okuyun

Gizlinin Dili, Sırların Tercümanı Hafız

Haydi saçalım gül yapraklarını Ve dolduralım bardağı meyle Parçalara ayıralım semaları Ve çıkalım yeni bir suretle Gaybın dili, esrarın tercümanı,  Fars edebiyatının usta şairi Hafız’ın mucizelerle dolu hayatı, aşkı, falları ve gazellerinin hikmeti 500 den fazla gazelinin bulunduğu Divan’ı hem batıda hem doğuda en çok okunmuş eserler arasında yer alan şairin hayatı da şiirleri gibi mucizelerle dolu. 14. yüzyıl başlarında (1320?-1389) Şiraz’da Khajeh Shamseddin Mohammad adıyla doğar. Hayatının detayları tam bilinmese de küçük yaşta Ku’ran, Sâdi, Attar ve Rumi’yi ezberlediği için Hafız adını alır ve şiirlerinde bu ismi kullanır. Babası erken yaşta ölünce, amcası ile birlikte, savaşların ve açlıkların hüküm

Devamını okuyun

İki Şarabın Farkı

Bir bakkal vardı, onun bir de dudu kuşu* vardı. Yeşil, güzel sesli, güzel dilli bir duduydu. Dükkanda dükkan bekçiliği yapar; alışveriş edenlere hoş nükteler söyler, latifeler ederdi. İnsanlara hitap derken insan gibi konuşurdu. Efendisi bir gün evine gitmişti. Dudu, dükkanı gözetliyordu. Ansızın fare tutmak için bir kedi, dükkana sıçradı. Duducağız can korkusundan köşeden atıldı, bir tarafa kaçtı; gülyağı şişesini de döktü. Sahibi evden çıkageldi. Tacircesine huzuru kalple dükkana geçti oturdu. Bir de baktı ki dükkan yağ içinde, elbisesi yağa bulanmış. Dudunun başına bir vurdu, dudunun dili tutuldu, başı kel oldu. Dudu birkaç gün sesini kesti, hiçbir şey söylemedi. Bakkal pişmanlık

Devamını okuyun