Tellerin uğultusunda geometri, gezegenlerin aralıklarında da müzik vardır. Bilge filozof ve bilim adamı Pisagor (yaklaşık MÖ 570), Yunanistan’ın Samos adasında doğdu. En bilinen temel matematik teorisi a2 + b2 = c2 ile tabiatta, mimaride, müzikteki bir çok oranı açıklar. Müzik ile matematik arasında gizemli bir bağlantı olduğunu öne sürerek gezegenlerin matematiksel denklemlere göre hareket ettiklerini ve hareketlerinden yayılan rezonansın müziksel notalarda karşılığı olduğunu belirtir. Bunu evrenin müziği anlamına gelen musica universalis olarak tanımlar. Sayıların tüm varlıklarda bulunan temel unsurlar olduğuna ve bir bütün olarak evrenin ahenkli frekanslar ve sayılardan oluştuğuna inanır. Pisagor ayrıca, Dünya’daki yaşamın, insan kulağı tarafından algılanamayan ilahi ses frekanslarının …
Kategori: Sanat
Dinle neyden nasıl şikayet eder ayrılıklardan Der, ayrı kaldığımdan beri sazlıktan, bu feryâdım Sebep oldu kederine kadının erkeğin, ağıtım. En çok okunan şairlerden birisi olan Mevlânâ Jalal-e-din Mohammad Rumi (1207-1273), bilgeliği ve mistik öğretileriyle Sufi inanışın Anadolu’da yayılıp yerleşmesine sebep olur. Moğol işgali sırasında doğduğu Belh kentinden ayrılıp Konya’ya yerleştikten kısa bir süre sonra Anadolu arifleri ve dervişleri, onun manevi ve entelektüel bilgilerinden yararlanmak için çevresinde toplanırlar. Manevi yaşam, dervişlerin günlük maddi yaşantısı ile iç içe sürerken; ruhani müzik ve dans, meclislerin ayrılmaz parçası olur. Rumi ’nin çevresindekiler ve müridleri, kendisine ustamız, Mevlâ’mız, efendimiz anlamına gelen “Mevlânâ ” adı …
“Bende nefret uyandıran, kalbinde gizlediği şeyden başka bir şey konuşan adamdır.” Antik Yunan edebiyatının temel taşı olarak kabul edilen İlyada ‘yı Homeros’un MÖ 700-800 yıllarında yazdığı tahmin edilir. Bu olağanüstü şaheser, Agamemnun yönetimi altında müttefik Yunan krallıklarının on yıl boyunca kuşatma altında tuttukları Truva’daki savaşlar hakkındadır. Destan, Afrodit, Athena ve Hera arasındaki güzellik yarışmasıyla başlar. Afrodit, yarışmanın jürisi olan Paris’e, kendisini seçtiği takdirde ölümlüler arasındaki en güzel kadına sahip olacağı sözünü verir. Karşı konulamaz güzellikteki bu kadın, Yunan kıyısında ikamet eden Akha kralının karısı, daha sonra Truvalı Güzel Helen olarak anılacak olan Helen’dir. Sonuçta Afrodit yarışmayı kazanır ve karşılığında Paris, …
Ben kendimin ilham perisiyim “I’m my own muse” demiş Frida Kahlo, içine dolup taşan ilhamın aşkı sanatına yansımış ve yaşadığı güçlükler, onu, yaratmaktan alıkoymamış. Dans eden renkleri, çok sevdiği çiçekleri ve hayvanları resmetmiş, hepsi tuvalde ruh bulmuş. Yaşadığı sürece ilhamıyla berabermiş. Antik Yunanca’dan gelen “muse” μούσα kelimesi “zihne yerleştirilen” anlamını taşır. Yunan mitolojisinde tanrılara ve insanlara canlılık ve sanat ilhamı etmesi için yaratılan dokuz ilham perisinin hepsi cazibe ve lütuf dolu olarak yaratılırlar. Kime eserlerse, o kişide yaratıcılığın bir şekilde ortaya konmasına veya yeni bir bilişe sebep olurlar. Zeus ve hatırlamanın, hafızanın tanrıçası Mnemosyne’nun çocukları olarak Olimpos’un yakınında Pieria dağında …
Evvel zamanda bir kralın üç tane kızı vardı. İki büyük kız hoştu ama en küçük olanın –Psyche ψυχή güzelliği tariflere sığmazdı. Başka diyarlardan onun güzelliğini görmeye gelenler olur, gördükleri karşısında büyülenirlerdi. Öyle ki Afrodit’in sunakları dahi terkedilmeye yüz tutmuştu. Gencecik toy bir faniye tapınacak kadar duydukları bu hayranlık Afrodit’i kızdırıyordu. Kendisine atfedilen Tanrısal üstünlüklere bu genç kızın el koyduğunu düşünerek öfkeyle “Onu, bu güzelliğinden dolayı pişman edeceğim” diyordu. Kararlı bir şekilde bir gün muzip ve yaramaz tabiatlı oğlu aşk tanrısı Eros’u yanına çağırdı ve düştüğü bu durumdan ileri geri şikâyet ederek onu Psyche’ye karşı kışkırttı ve dedi ki : Sevgili …
“Ruhun elle beraber çalışmadığı yerde sanat olmaz.” Rönesans döneminin dâhi bilgesi (1452-1519), anatomiden optik ve fiziğe kadar uzanan derin bilgiye sahip sanatkâr, mühendis, matematikçi, bilim insanı, Leonardo da Vinci’nin 500. ölüm yıldönümü, Louvre Müzesinde muhteşem bir sergi ile kutlanmakta. Cesur ve üstün yaratıcılığı, tükenmeyen ilhamı ve araştırmalarına dayanan derin bilgisi ile yaşadığı zamanın çok ilerisindeki dâhice buluşlarını bu sergide yer alan eserlerinde ve not defterlerinde görmek mümkün. Eserleri hakkında : “Hiçbirisi zaten kesin biçimde tamamlanmadılar, çünkü mükemmelle ulaşmaktan uzaklar. Ancak kendini eleştirenin sanatı mükemmele daha çok yakınlaşabilir,” diyen Leonardo da Vinci, mükemmel bulmadığı için yaptığı eserlerin hiçbirini de …
Geldik 2019’un sonuna, bir dönemi daha geçerek 2020 li yıllara başlıyoruz. Yakında Kafdağının Eteklerinde 5 yılını tamamlıyor. Bunca zamandır takip ettiğiniz, okuduğunuz, ve zengin yorumlarınız için yürekten teşekkürler. Gönlünüzce zengin, sağlıklı, her anlamda bereketli, sevgisi, neşesi bol bir yeni yıl diliyorum. 2019 yılına dönüp baktığımda Kaf Dağı’nda en çok beğendiklerimi aşağıdaki listede sıraladım. Siz de beğendiklerinizi yazar mısınız? Hem sizleri daha iyi tanımış olurum hem de gelecek yazılara ışık tutar… 5. İnsan ve Sanatı Arasındaki İlişki Buradan okuyabilirsiniz. 4. Sessiz Arkadaşlarımız Bitkilerin Akıllı Dünyası Buradan okuyabilirsiniz. 3. Lokman Hekim’in Defteri Buradan okuyabilirsiniz. 2. Algılananın Ötesindekiler Buradan okuyabilirsiniz. 1. İlahi Komedya …
Öyle bir sergi ki ortada ne bir müze var ne de tablolar ama olağanüstü bir görsel şölen. Göze, kulağa, tüm duyulara ve ruha ziyafet. Van Gogh’un (1853-1890) yaşamının son yıllarında yaptığı dahiyane eserleri, görüntüler, renkler, ışık ve sesin büyüleyici hareketleriyle bu sergide canlandırılmış. İrisler, ayçiçekleri, zeytinlikler, kendi portresi ve daha birçok eseri, 3300m² genişlikteki mekânda, zeminden duvarlara ve 10 metre yüksekliğindeki tavana kadar tüm alanı kaplayacak şekilde 30 dakika boyunca yansıtılıyor. Yansıtılan resimler değişirken onlara uygun farklı müzikler eşlik ediyor. Tüm algısal duyuları harekete geçiren bu dijital sanat sergisinde kişi, duyuları yüksek derecede açık halde, sanki dokunsa hissedebileceği çok boyutlu …
Eserleri ile ölümsüzleşen Victor Hugo, hayatının amacı olmuş çalışmaları hakkında şöyle der: Yarım yüzyıldır düşüncelerimi yazı, şiir, tarih, drama, romantizm, gelenek, hiciv, övgü ve şarkılarla yazıyorum… ama içimde saklı olanın binde birini dahi söylemediğimi hissediyorum. İçinde var olan derin yaratıcı gücü, çok değerli eserleriyle ortaya koyar. En sevdiğim yazarların başında gelen Victor Hugo’nun, “ yazar, insanın içinde sıkışıp kalmış bir dünyadır ” sözünü, Auguste Rodin, yaptığı büstte ustalıkla ifade eder. Yazmak, heykel veya resim yapmaktan, dans etmenin cazibesine kadar, neden sanat yaptığımıza ve ilhamın akışına dair işte birkaç cevap. Olağanüstü koreograf Maurice Bejart, dansa ilham veren kaynağa atıfta bulunarak …
“Dans ederken insan, sinema, roman ve dahası: şiir, sevgi ve hassasiyeti bulur,” der olağanüstü koreograf, opera yönetmeni ve dansçı Maurice Bejart. Nörıobilim, beyinlerimizin, müzikle ahenk içinde hareket etmek üzere düzenlendiğini keşfetmeden çok önce dans var idi. İnsan, bebek, çocuk, genç ya da yetişkin, yaşı ne olursa olsun, içgüdüsel olarak müziğin ritmine uyar. Son bilişsel araştırmalar, insanların evrensel olarak müziğe doğru çekildiğini ve senkronize olmaya hazır bulunduğunu belirtmekte. Dahası, ritmik hareketin, ruh halimizi yükselttiğini, zihinsel ve duygusal dalgalanmaları düzene koyduğunu ve insanı daha mutlu kıldığını gösteriyor. İlk çağdaki kabilelerden günümüzün toplumlarına kadar uzanan dansın büyüsü bizi daha mutlu kılmakla kalmıyor, …
Social Profiles