Gezegenlerin Nağmeleri

Çalgı tellerinin tınısında bir geometri, kürelerin aralıklarında müziğin âhenkli nağmeleri vardır. Filozof ve matematik bilgini Pisagor (yaklaşık MÖ 570), evrenin bir bütün olarak âhenk ve sayılardan oluştuğunu öne sürer ve der ki : “Gezegenler ve yıldızlar matematiksel denklemlere göre hareket eder, hareketleri müzikte belirli notalara karşılık gelir. Güneş, Ay ve tüm gezegenler yörüngesel dönüş ritmlerine göre kendilerine özgü melodiler yayarlar.” Yörüngesel rezonanslardan yayılan senfonik müziğe Musica Universalis —evrenin müziği adını verir. Pisagor’un Evrenin Müziği‘nden ilham alan on yedinci yüzyıl astronomu Johannes Kepler (1571-1630), zamanında bilinen altı gezegenin yörüngelerinde dönerek hareket ederken kendi müziklerini yaydıklarına inanıyordu. Bu müziğe Harmonices Mundi —dünyanın

Devamını okuyun

Burada Ne Yapıyoruz

  “ Burada ne yapıyoruz, nereden geldik, nereye gideceğiz? ”  Bu bildik sorular, insan var olduğundan beri hayata anlam biçmek için sorulagelmiş. Bazıları için yaşamın amacı öncelikle yiyecek ve barınak edinmek iken, bazıları anlamı başarılı bir iş tutmak ya da mesut ev bark sahibi olmakta arar. Kimi zaman da hayatın önceliği zevke zevk katarak günü gün etmek, gamsız gezinmek, biraz da boş verip zevkleri tatmin etmek olur (mesela söz verdiğim bir işi yapacak iken arkadaşlarla buluşma hevesine kapılıp gitmem, ihtiyaç duymadığım halde bir eşya daha satın almam, sevdiğim çikolatayı almak için harcayacağım zamanı boşverip şehri boydan boya kat edişim…) ya

Devamını okuyun

Dante’nin 700 Yıllık İlahi Komedya’sından Çarpıcı Sahneler

İtalya, bu sene Dante Alighieri ‘ nin (1265 Florence-1321 Ravenna) ölümünün 700. yıl dönümünü okullarda, müzelerde, tiyatrolarda İlahi Komedya’dan bölümler okuyarak  kutluyor. Dünya edebiyatının başyapıtlarından biri olarak kabul edilen İlahi Komedya‘yı 35 yaşında yazan Büyük Şair – Sommo Poeta bu ölümsüz eserde, dünyadan göç eden ruhların öbür dünyaya yaptığı yolculuğu anlatır. Kitabı tam yazmaya başladığı dönemde doğduğu şehir olan Floransa’dan politik sebeplerle sürgüne gönderildiği Ravenna’ya doğru yola çıkar ve kalan yaşamını orada sürdürür. Bu yolculukta sırayla Inferno, Purgatorio, Paradiso – Cehennem, Araf ve Cennet’tin katlarında seyrederken  doğduğu şehirden tanıdığı çeşitli kişilerin ruhlarının öbür dünyada farklı ıstırap ve mutluluk koşullarında yerleşmiş

Devamını okuyun

Göze Vuran Işık ve İris’in Anlamları

İnsanın gözünü alan güzellik hakkında tanınmış Fransız yazar Victor Hugo (1802-1885) der ki : Güzelliği sevmek ışığı görmektir. Victor Hugo’dan yaklaşık bir asır sonra, 1961’de uzaya giden ilk insan olan Yuri Gagarin (1934-1968), bulunduğu uzay üssünden kozmik evrene bakarken duyduğu huşûyu  şöyle ifade eder : Işınlar dünyanın atmosferinde parlıyordu, ufuk parlak turuncu oldu, yavaş yavaş gökkuşağının tüm renklerine geçti: açık maviden koyu maviye, menekşeye ve sonra siyaha.  Tarifi mümkün olmayan fevkalâde bir renk gamı ! Tıpkı ressam Nicholas Roerich’in (1874-1947) tabloları gibi. Gökkuşağına yansıyan renk gamının güzelliğine hayran olan antik çağ Yunanlıları, İris’i gökkuşağı tanrıçası olarak kabul ederler.  Gökkuşağının, dünyayı

Devamını okuyun

Küçük İyilikler Peşinde

  İyilik yapmak, hepimizin bildiği gibi evrenseldir, insan olmanın kalbindedir. Buna rağmen bir arkadaşımızın derdine kulak vermek, parkta bahçıvanı selamlamak, bir astımıza kahve ikram etmek ya da “nasılsa var” dediğimiz bir aile üyesinin ihtiyaçlarını dikkate almak gibi küçük iyilikleri bile bazen yapmakta zorlanırız. Nedeni ise basit – doğal olarak egomuzda yaşadığımız için, öncelikle profesyonel, sosyal ve ailevi bağlamlarda kendi zevk ve başarı ihtiyaçlarımızı tatmin etmekle meşgulüzdür. Kendimizi evrenin merkezinde görmeye programlandığımız için ve zamanın %99’unda egonun bitmek tükenmek bilmeyen talepleriyle kısıtlanmışken, özverili eylemlerde bulunmak çaba gerektirir. Ancak deneyimler ve bilimsel araştırmalar, küçük bir iyilik yapmanın, kişinin kalbine belirli bir neşe

Devamını okuyun

Vahşi Ormandan Geçen Yol

  Hakikat öyle karartılmış ki aşkla peşine düşmezsek onu hiç tanıyamayacağız !  —Blaise Pascal Walter Lippmann (1889-1974), bundan elli yıl önce Kamuoyu  adlı kitabında, dış etkilere, bilgi manipülasyonlarına karşı giderek yatkınlaşan, kandırılmaya ve kendini kandırmaya eğilimli toplumlar oluştuğunu yazar : Çevremizle etkileşimler, medya, sosyal ve profesyonel ağlarımız büyük ölçüde tercih ve seçimlerimizi tanımlarken, bir yandan dikkatimizi çeler bir yandan da bilinçli veya bilinçdışı olarak değerlerimizi ve önceliklerimizi değişime uğratır. Toplumsal boyutta politik, sosyal ve maddi amaçlara hizmet edecek şekilde bir “kamuoyu” nun yaratıldığına, ortak çıkarları olan bir “grup zihni” nin sistematik olarak geliştirildiğine dikkat çeker. Gözlemleri ve yazdıkları, kendi dönemi

Devamını okuyun

Hacı Bektaş Veli’nin Mucize Hikâyeleri II

    Ben yürürüm yâne yâne … Yıl kıtlık yılları, Anadolu’nun bozkırı küsmüş, susuzluktan yarılmış da bir mahsül vermiyor.. Fukara Yunus köyünü düşünüyor, ne yapsa ne etse de dullara, yetimlere bir avuç buğday, biraz bulgur bulsa … O vakitler, Hacı Bektaş Veli Anadolu’ya yerleşmiş imiş, kerâmetlerini işitenler, dört bucaktan ziyaretine gidenler olurmuş. Yunus’un da kulağına çalınmışlığı var; Kırşehir’de bir büyük zat varmış, cömertmiş, asilmiş, kurda, kuşa iyilik edermiş. Bu ümitle yola çıkan Yunus, kağnısına bindi, heybesine çoban armağanı, çam sakızı, biraz alıç doldurdu ve Hacı Bektaş katına doğru yola çıktı. Dergâha geldiği zaman bu Tanrı misafirini dervişler güleryüzle karşılayıp önüne

Devamını okuyun

Gözün Büyülü Işığı

  Ruhun elle çalışmadığı yerde sanat yoktur. Usta sanatçı ve bilim adamı Leonardo da Vinci (1452-1519), insan vücudu ile ruhun gerçeğini ve insanın evrendeki yerini bilmeye adadığı hayatında yaptığı eserlerin hepsi birer baş yapıt olarak kabul görür. Anatomi, botanik, matematik, mühendislik ve fizik alanlarında sahip olduğu derin bilgi birikimini eserlerine yansıtmış, matematiği ve ışığı ustaca kullanarak resimlerini adeta canlandırmıştı. Yaptığı onlarca çizim ile gözlem ve deneylerine dayanan bilimsel bulguları bine yakın yaprakta ve not defterlerlerinde korunarak günümüze gelir. İçlerinden bazıları, ölümünün 500. yılı anısına 2019 yılında Paris’teki Louvre Müzesi ’nde sergilenir.   Her zaman yanında bir not defteri taşır, yaptığı

Devamını okuyun

Çoban Yıldızı’nı Ararken

  Dayanıklılık ve travma konusundaki çalışmaları ile tanınan nöropsikiyatrist Boris Cyrulnik, “yeniden düşünmek ve medeniyeti değiştirmek zorundayız” diyor. Kültürümüz pusulayı kaybetti, göz ucuyla ilerliyoruz, olaylar tarafından savrulup itiliyoruz […] Yeni bir yön seçmeliyiz çünkü insanın doğanın üstünde olmadığını, doğanın içinde olduğunu anladık. Fiziksel, psikolojik ve ruhsal olarak, bulunduğumuz doğal alanımızda, düşündüğümüzden çok daha fazla yontulmuş durumdayız. Son kitabı Ruhlar ve Mevsimler’ de ruhu iyileştirmeye odaklanıyor ve ruhun içinde bulunduğu “psikolojik ekoloji” nin tedavide çok önemli bie etken olduğuna olarak dikkat çekiyor : İyilik ve mutluluk arayışında, kültürümüz, uzun yıllar boyu bizi doğanın üstünde olduğumuza ve insanın doğaya hükmetmesi gerektiğine inandırdı.

Devamını okuyun

Evrenin Müziği

Tellerin uğultusunda geometri, gezegenlerin aralıklarında da müzik vardır. Bilge filozof ve bilim adamı Pisagor (yaklaşık MÖ 570), Yunanistan’ın Samos adasında doğdu. En bilinen temel matematik teorisi  a2 + b2 = c2  ile tabiatta, mimaride, müzikteki bir çok oranı açıklar. Müzik ile matematik arasında gizemli bir bağlantı olduğunu öne sürerek gezegenlerin matematiksel denklemlere göre hareket ettiklerini ve hareketlerinden yayılan rezonansın müziksel notalarda karşılığı olduğunu belirtir. Bunu evrenin müziği anlamına gelen musica universalis olarak tanımlar. Sayıların tüm varlıklarda bulunan temel unsurlar olduğuna ve bir bütün olarak evrenin ahenkli frekanslar ve sayılardan oluştuğuna inanır. Pisagor ayrıca, Dünya’daki yaşamın, insan kulağı tarafından algılanamayan ilahi ses frekanslarının

Devamını okuyun