Göze Vuran Işık ve İris’in Anlamları

Tanrıça Iris, Fresk, Domenico Podestà (1817), Uffizi Müzesi, Floransa

İnsanın gözünü alan güzellik hakkında tanınmış Fransız yazar Victor Hugo (1802-1885) der ki : Güzelliği sevmek ışığı görmektir. Victor Hugo’dan yaklaşık bir asır sonra, 1961’de uzaya giden ilk insan olan Yuri Gagarin (1934-1968), bulunduğu uzay üssünden kozmik evrene bakarken duyduğu huşûyu  şöyle ifade eder :

Işınlar dünyanın atmosferinde parlıyordu, ufuk parlak turuncu oldu, yavaş yavaş gökkuşağının tüm renklerine geçti: açık maviden koyu maviye, menekşeye ve sonra siyaha.  Tarifi mümkün olmayan fevkalâde bir renk gamı ! Tıpkı ressam Nicholas Roerich’in (1874-1947) tabloları gibi.

Nicholas Roerich, Pembe Dağlar, 1933. Nicholas Roerich Müzesi, New York.

Gökkuşağına yansıyan renk gamının güzelliğine hayran olan antik çağ Yunanlıları, İris’i gökkuşağı tanrıçası olarak kabul ederler.  Gökkuşağının, dünyayı göklere bağlaması gibi, İris de insanları tanrılara bağlamakla görevlendirilir. Dünyanın bir ucundan diğer ucuna, denizin derinliklerine ve hatta yeraltına doğru rüzgar hızında hareket ederken gökkuşağına bindiği söylenir. İris’in, insanların ettikleri duaların kabul olmasında tanrılara aracılık ettiğine inanılır.

 

Tanrıça Iris, Gaetano Matteo Monti (1776-1847), Kunsthistoriches Müzesi, Viyana

 

Gökkuşağı tanrıçasına bilgelik, umut, inanç ve haysiyet erdemleri atfedilir. Sonraları bu nitelikler iris çiçeğine de atfedilir.

Birçok hikâye anlatıcısına, bahçıvana ve sanatçıya ilham veren iris çiçeği, ipeksi taç yaprakları, ışıltılı renkleri ve sağlam duruşlu gövdesiyle başlı başına bir güzelliktir. Her yıl şubat ayında aynı soğandan gelişip çiçek açmaya başladığı için ona yaradılıştan ölümsüzlük bahşedildiğine inanılır

Taç yaprakların iç kısmındaki ince çizgiler, insan gözüne renk veren irise benzer. Her kişinin irisi farklı bir renk, doku ve desene sahiptir. İris aynı zamanda ışığın göze girmesine izin veren dolayısıyla görmemizi sağlayan kritik kapıdır.

 

 

İrisde bulunan dairesel bir kas, merkezdeki gözbebeğini genişletip daraltarak gözün absorbe edebileceği ışığın miktarını ve yoğunluğunu kontrol eder.

Bir ışık huzmesi irise çarptığında, gözün görebildiği tüm renkleri yayar; öyle ki bir çırpıda gökkuşağının tüm renklerini görürüz. İris, tıpkı bir kamera gibi, bu ışık huzmesinde yansıyan görüntülerin fotoğraflarını anında çeker. Merceğin ışığa duyarlı hücreleri ve irisin arkasındaki retina, yansıtılan görüntüleri özel bir optik sinir aracılığı ile beyne taşımak üzere elektrik sinyallerine dönüştürür. “Görebiliyorum! ” dediğimiz an, ışık, göz açıp kapayıncaya kadar geçen sürede, “ışık hızında”  irisden içeri girip beyne yansıtıldığı anda gerçekleşir.

Görme kaybı yaşayan veya hiç görmemiş kişilere gelince, nörobilim ve fMRI tekniği ile elde edilen görüntülerin bulguları,  genellikle bu kişilerin beyinlerinde başka bir pencerenin açıldığını bildirir. Bu pencereden renkleri hayal edebilir, nesneleri görselleştirebilir ve dünyaya dair  bilgi edinebilirler, ancak çıplak gözün kendi başına kavrayabileceğinden daha derin duyusal alanlara ve algıya sahiptirler.

“Görme”nin bir de mecâzi anlamından söz eder evvel zaman bilgeleri :

Gören göz için karanlık perdesi yoktur. Görmeyen göze ise ışık ne yarar…

Yunan tanrıçası ve “İris” çiçeğine lâyık görülen bilgelik, umut, inanç ve haysiyet erdemleri gibi insan da, gözüne erişen ışıkla bir olup kendi içinde benzer erdemleri yetiştirmeyi mümkün kılabilir. Anaïs Nin’in çok güzel özetlediği gibi:

İçinizde ışığa sahip olduğunuzda, onu dışarıdan görürsünüz.

 

Duygu Bruce

2 comments On Göze Vuran Işık ve İris’in Anlamları

Yorumlarınız:

E-posta adresiniz yayınlanmayacak.