Yaşam ve Ölüm Arasında Cesur ve Sevgi Dolu Bir Hikaye

Sevgi gerçekten sahip olabileceğimiz, kendimizde tutabileceğimiz ve yola çıktığımızda yanımıza alabileceğimiz tek şeydir.  Yaşamlarının sonuna yaklaşan hastalarla yaptığı öncü çalışmalarıyla tanınmış doktor Elizabeth Kübler-Ross (1926-2004), bu kişilerle yaşam ve ölüm hakkındaki duyguları ve yaşamış oldukları hayatı nasıl ölçtükleri hakkında röportajlar yapar. Çalışmasının sonunda, hastaların oybirliğiyle duygusal durumlarını “sevgiye duydukları özlem” olarak nitelendirir ve sevgiyi, ölüm korkusuna karşı ihtiyaç duyulan bir kalkan olarak gördüklerini ifade ederler. Yaşam yolunun sonunda hissettikleri iç huzuru ve memnuniyet derecesi ise dünyada yaşadıkları süre içinde etraflarına ne kadar sevgi ekebildiklerine bağlı olarak azaldığı ya da çoğaldığı ortaya çıkar. Ölmekte olan bir kişiye ölüm hakkında açıkça konuşmanın

Devamını okuyun

Lokman Hekim’in Defteri

  Lokman Hekim, Anadolu inanışına göre bütün hekimlerin pîri imiş. Bin bir çeşit çiçeğin, otun özelliklerini tanır, ilaçlar yapar, dertlere deva bulurmuş. Bir yerde durmaz, hep dolaşır, gittiği yerlerdeki insanlara bilgisiyle yarar sağlar, şifa getirirmiş. Rivayete göre günlerden bir gün Çukurova’ya varmış ve ovanın bereketine, güzelliğine hayran kalmış. Çevredeki bütün hastaları iyileştirmeye başlamış. Gel zaman git zaman dere tepe düz gitmiş, adım adım dolaşmış, her yandaki otları bir bir incelemiş ama aslında ölümsüzlük ilacına mâyi olacak otu arar dururmuş. Bir gece dolaşmaktan yorgun düşmüş ve ulu bir çınarın altında uyuyakalmış. Uykusunda bir ses duymuş: “Ey Lokman, artık araman bitsin, ben ölümsüz

Devamını okuyun

Hızır ve Büyük İskender Ebedi Hayat Suyunu Ararken

Büyük İskender Ebedi Hayat Suyunu ararken yanına Hızır adında bir yoldaş verilir. Bu uzun yolculuk için Hızır elinde bir sepet erzak taşır. Kayalık bir yerde yürürlerken elindeki sepet sallanınca içinden iki kurutulmuş balık yere düşer ve düştükleri yerde bir su fışkırır. Bu su bir göle dönüşür, balıklar bu gölde canlanırlar...

Devamını okuyun

Hakikat Sözleri

  Hakikat yolunda tüm dinler birdir, Allah’ın gözünde ırkların, renklerin, kadın ve erkeğin arasında fark yoktur.[1] Şimdiye kadar okuduklarım arasında farklı bir yeri olan Hakikat Sözleri, Dr. Bahram Elahi tarafından babası Ostad Elahi’nin sözlü öğretilerinden derlenmiş ve Türkçesi 2017’de yayınlanmış bir kitap. Tanınmış bir düşünür, yargıç ve müzisyen olan Ostad Elahi’nin (1895-1974)  ailesi ve arkadaşları ile görüneni aşma, aşkınlık özlemi, kendini tanımanın yolları, doğal meditasyon ve ruhsal mükemmelliğin aşamaları gibi konularda ettikleri sohbetler ve soru cevap şeklinde geçen konuşmalarından oluşan bir seçki. Toplumda insan gibi yaşamanın yollarını, iç veya dış kaynaklı güçlükler karşısında başvurabileceğimiz çareleri, ruhumuzun olgunluğa ermesini ve sonsuz

Devamını okuyun

İki Denizin Kavuştuğu Yerde Geçenlerin Masalı

Anlatılan masallardan gerçek dünya yaratılır. -Alberto Manguel Hikâye iki denizin kavuştuğu yerde Hz. Musa ile onun gizemli yoldaşı Hızır peygamberin buluşmasıyla başlar. Hızır’ın bastığı yer yeşerdiği için bu adla anılır, yolcuların koruyucu velisidir, âb-ı hayat suyundan içmiş bir ölümsüzdür ve her zaman dünya üzerinde yaşadığına inanılan ilahi kişiliktir. Tanrı kendi bilgisinden ona vermiştir. Musa, Hızır’ın geçtiği yerlerden yanısıra gitmeyi ve ilahi bilgiden kendisine de öğretmesini ister. Hızır, “Buna dayanamazsın” diye cevaplar. Musa ısrar edince, Hızır bir koşulla kabul eder: “Ben sana açıklamadıkça göreceğin şeylere itiraz etme” diyerek söz alır Musa’dan. Yola düşerler; bir gemiye binerler; gemi sahibi onlardan para pul

Devamını okuyun

Merkez Efendi’nin Çiçekleri

Sümbül Efendi  İstanbul Kocamustafapaşa’daki tekkesinde çevresini saran dervişlerle birlikte yaşamını sürdürürmüş. Ömrünün sonuna yakaştığını hissettiği vakit Halveti geleneğine uygun biçimde kendisine kimin halef olacağını düşünmeye koyulmuş. Günlerden bir gün dervişler şeyhlerini huzurunda otururken Sümbül Efendi  “ A dervişler, ” demiş, “ Hak rahmetinin tecellisi, İstanbul’un taşından toprağından renk renk türlü türlü çiçekler fışkırıyor. Hepiniz bir tane getirseniz gözümüz gönlümüz açılacak.” Dervişler, ilk defa şeyhlerinin kendilerinden bir şey istediğini görüyorlardı. Hem sevindiler hem telaşlandılar. Sohbet dağılıp şeyh halvete çekilince herkes bağlara bahçelere dağıldı. Kucak kucak demet demet çiçek topladılar. Ertesi gün Kocamustafapaşa dergâhı bir çiçek meşherine dönmüştü. Yalnız derviş Merkez Efendi’nin

Devamını okuyun

Mutluluk

Nerede mutlu olsak? Nasıl mutlu olsak? Ne zaman gelecek mutluluk? Yaşadığımız sürece bu konu gündemimizde her dem taze. Değerlendirmeler, ölçümler derken: az ya da çok mutlu, aşağı yukarı mutlu, bazen var ya da bazen yok, oldu ya da olacak, geçmişte, şimdi, gelecekte…bir zamanda ve mekanda buluruz kendimizi. Belki en son mutlu olduğumuz halin anısı canlanır ya da gelecek mutluluklara dair bir hayal belirir gözümüzde … Bazen sahip olduklarımızla ölçeriz, bazen de isteklerimizin, beklentilerimizin gerçekleşme oranıyla bakarız mutluluğa, ya da sevdiğimize kavuşmanın hayalidir o. Amaçlarımızla birlikte gözden geçiririz mutluluk tahminlerimizi. Bir hesaptır adeta. Elde edilen sonuca göre o anki mutluluğumuz belirlenir.

Devamını okuyun

Gizlinin Dili, Sırların Tercümanı Hafız

Haydi saçalım gül yapraklarını Ve dolduralım bardağı meyle Parçalara ayıralım semaları Ve çıkalım yeni bir suretle Gaybın dili, esrarın tercümanı,  Fars edebiyatının usta şairi Hafız’ın mucizelerle dolu hayatı, aşkı, falları ve gazellerinin hikmeti 500 den fazla gazelinin bulunduğu Divan’ı hem batıda hem doğuda en çok okunmuş eserler arasında yer alan şairin hayatı da şiirleri gibi mucizelerle dolu. 14. yüzyıl başlarında (1320?-1389) Şiraz’da Khajeh Shamseddin Mohammad adıyla doğar. Hayatının detayları tam bilinmese de küçük yaşta Ku’ran, Sâdi, Attar ve Rumi’yi ezberlediği için Hafız adını alır ve şiirlerinde bu ismi kullanır. Babası erken yaşta ölünce, amcası ile birlikte, savaşların ve açlıkların hüküm

Devamını okuyun