Dinle neyden nasıl şikayet eder ayrılıklardan Der, ayrı kaldığımdan beri sazlıktan, bu feryâdım Sebep oldu kederine kadının erkeğin, ağıtım. En çok okunan şairlerden birisi olan Mevlânâ Jalal-e-din Mohammad Rumi (1207-1273), bilgeliği ve mistik öğretileriyle Sufi inanışın Anadolu’da yayılıp yerleşmesine sebep olur. Moğol işgali sırasında doğduğu Belh kentinden ayrılıp Konya’ya yerleştikten kısa bir süre sonra Anadolu arifleri ve dervişleri, onun manevi ve entelektüel bilgilerinden yararlanmak için çevresinde toplanırlar. Manevi yaşam, dervişlerin günlük maddi yaşantısı ile iç içe sürerken; ruhani müzik ve dans, meclislerin ayrılmaz parçası olur. Rumi ’nin çevresindekiler ve müridleri, kendisine ustamız, Mevlâ’mız, efendimiz anlamına gelen “Mevlânâ ” adı …
Kategori: Kitaplar
“Hayatlarımızı bir rüyayla karşılaştıranlar haklıymış. Uyanık uyuyor ve uykuda uyanıyormuşuz.” –Montaigne Yıllar önce güzel bir ilkbahar günü Efes’i gezerken bir yaşlı dede anlatmıştı bu hikâyeyi ve beraber mağaranın olduğu yere atlı arabayla gitmiştik. Sonraları öğrendim ki bu hikâye meğer evrenselmiş, birçok dilde yazılmış. Ama o bahar günü Efesli dedenin anlatmasıydı bende ilk iz bırakan. Yaklaşık MS 250 yılında Roma imparatoru Decius zamanında yaşayan yedi gençtiler. O devirde çoğunluğun putlara, idollere inanmasına rağmen bu gençler Hz. İsa’ya inanmayı seçmişlerdi. Bunu duyan İmparator Decius, yedisini de huzuruna emretti ve onlara yeni dinleriyle ilgili sorular sordu. Gençler, İmparatorun İsa’nın dinine tamamen karşı …
“Bende nefret uyandıran, kalbinde gizlediği şeyden başka bir şey konuşan adamdır.” Antik Yunan edebiyatının temel taşı olarak kabul edilen İlyada ‘yı Homeros’un MÖ 700-800 yıllarında yazdığı tahmin edilir. Bu olağanüstü şaheser, Agamemnun yönetimi altında müttefik Yunan krallıklarının on yıl boyunca kuşatma altında tuttukları Truva’daki savaşlar hakkındadır. Destan, Afrodit, Athena ve Hera arasındaki güzellik yarışmasıyla başlar. Afrodit, yarışmanın jürisi olan Paris’e, kendisini seçtiği takdirde ölümlüler arasındaki en güzel kadına sahip olacağı sözünü verir. Karşı konulamaz güzellikteki bu kadın, Yunan kıyısında ikamet eden Akha kralının karısı, daha sonra Truvalı Güzel Helen olarak anılacak olan Helen’dir. Sonuçta Afrodit yarışmayı kazanır ve karşılığında Paris, …
İnsanlığın ilerleyebilmesi uğruna, gurur veren yüce cesaret derslerinin olması gerekir. Efsanevi Fransız yazar ve şair Victor Hugo (1802-1885), büyük eseri Les Misérables‘da, tereddüt ve kararsızlığı bir kedinin duraklamasına benzeterek anlatır : Kedilerin yarı kapalı bir kapının eşiğinde uzanarak duruşunu çoğu insan deneyimlemiş ve “Hadi içeri gelsene ! ” demiştir. Kedinin eşikteki duraksaması, önlerindeki bir meselenin kapısı yarı açık iken, olası iki çözüm arasındaki kararsız kalıp duran insanlara benzer. Ancak bu tür insanlar, talihin cilvesiyle aniden kapanıveren kapıda ezilme ya da sıkışma riskini taşırlar. Tabiatları gereği aşırı ihtiyatlı olan kediler, bazen cüretkâr olanın maruz kaldığı tehlikeden daha fazlasına maruz …
“Bilgili olmak ne kadar kolay, oysa hakiki insan olmak ne kadar da zor.” Yirminci yüzyılın dikkate değer müzisyeni, yargıç ve düşünürü Ostad Elahi (1895-1974), hayatını, dinlerin özünü ve temel ilkelerini; bilge ve ariflerin evrensel deyişlerini inceleyerek geçirir ve vardığı sonucu Hakikat Sözleri adlı eserinde şöyle özetler : Dinler yalnızca ikincil yönlerinde farklılık gösterir; özünde temel amaç ve ilkeleri aynıdır. Ostad Elahi’nin felsefesine has olan nitelik, üzerinde titizlikle çalıştığı konuların teorik yanıyla yetinmeyip, içerdikleri ilkelerin doğruluğunu toplum hayatında, başkalarıyla etkileşim içindeyken deneyimlemesidir. Bu çalışma ve deneyimlerinin sonucunda kendisi, doğru ilahi ve etik ilkelerin yaşayan gerçek örneği olacaktı. Klasik mistisizme bağlı …
Evvel zamanda bir kralın üç tane kızı vardı. İki büyük kız hoştu ama en küçük olanın –Psyche ψυχή güzelliği tariflere sığmazdı. Başka diyarlardan onun güzelliğini görmeye gelenler olur, gördükleri karşısında büyülenirlerdi. Öyle ki Afrodit’in sunakları dahi terkedilmeye yüz tutmuştu. Gencecik toy bir faniye tapınacak kadar duydukları bu hayranlık Afrodit’i kızdırıyordu. Kendisine atfedilen Tanrısal üstünlüklere bu genç kızın el koyduğunu düşünerek öfkeyle “Onu, bu güzelliğinden dolayı pişman edeceğim” diyordu. Kararlı bir şekilde bir gün muzip ve yaramaz tabiatlı oğlu aşk tanrısı Eros’u yanına çağırdı ve düştüğü bu durumdan ileri geri şikâyet ederek onu Psyche’ye karşı kışkırttı ve dedi ki : Sevgili …
Doğaya olan ihtiyacımız insanlığımızın ayrılmaz bir parçasıdır. Orman görevlisi olarak çalışan ve birçok dilde çok satan kitapların yazarı Peter Wohlleben, Ağaçların Gizli Yaşamı ’nda insanın doğayla olan bağı için: “Doğaya olan ihtiyacımız insanlığımızın ayrılmaz bir parçası,” der ve bizi doğaya doğru çeken bu parçamızı tanımanın bize nasıl iyi geleceğini açıklar. Kereste endüstrisine ağaç sağlamak göreviyle ormanda çalışırken ve ağaçları sadece ekonomik değeri olan emtia olarak gördüğü dönemde fark eder içindeki doğa sevgisini uyandıran bu parçayı. Aynı dönemde ormanda araştırma yapan bilim insanlarının doğaya olan merak ve tutkularına tanık olur ve ağaçların gizli yaşamı hakkında bulgulardan öğrendikleriyle, ağaçlara kazanç getiren emtia …
Evvel zamanda çeng çalan bir çalgıcı vardı. Bülbül onun sesini duydu mu kendinden geçerdi. Onun müziğini dinleyenlerin neşesi birse yüz olur; gönül kuşu havalanır, canın aklı şaşar da kalırdı. Öyle bir çalgıcıydı ki onun nağmelerinden eşi bulunmaz hayaller belirirdi. Az zaman uz zaman geldi geçti, çalgıcı yaşlandı, sesi değişti, bedeni acze düştü. Kimse sesine kıymet vermez oldu. İyiden iyiye yaşlanınca kazancı kalmadı, bir parçacık azığa muhtaç oldu. “Yarabbi” dedi, “uzun bir ömür, tükenmez bir talih verdin; bir saman çöpü değerindeydim, lütuflar ettin bana. Yetmiş yıldır günahlar işledim; bir gün bile rızkımı kesmedin. Artık kirişim (çalgı çalanın karşılığında aldığı para), …
Derler ki evrenin başlangıcı doğudandır. Cebrail’in dünyayı boydan boya kaplamaya yeten kanatlarının sesi ile hayat başlar. …
Senin içinde bir can var, o canı ara Senin dağının içinde bir hazine var, o hazineyi ara. –Rumi “İnsan, sadece yalnız olduğunda merak eder de gerçeği araştırır,” der Einstein. Büyük düşünür Goethe de yaratıcı ihamın ancak yalnızken geldiğini söyler. En beğendiğim psikologlardan biri olan Winnicott ise, çocuk gelişiminin başta gelen göstergelerden birini “kendi kendine kalabilmek kapasitesi” olarak tanımlar. Tabiat aşığı Amerikalı filozof ve yazar Henry David Thoreau manevi (spiritüel) keşiflerini orman yürüyüşlerinde yaptığını söyler. Yalnız başına yaptığı bu yürüyüşlerin, kendisini manevi kaynağına bağladığını, zengin ilhamlar verdiğini; ayrıca beden ve ruh sağlığına iyi geldiğini açıklar. Tabiatla yaşadığı birlik duygusu hakkında …
Social Profiles