Dünyadaki kötülüklerin giderek arttığı, idollere kanıp bağlananların çoğaldığı ve dinin giderek gerçeğinden saptırıldığı bir zamanda, bu karanlık gidişi durdurmak isteyen Tanrı, insanları doğru yola sevketmesi için Nuh peygamberi gönderir. Nuh peygamber insanlara doğru ve gerçek olanı duyurur, onları bilgilendirir. Kimisi dinler, kimisi ise Nuh’un gerçeği söylediğine inanmak istemez ve onunla alay eder, hatta ona zulmeder. Bu durum Nuh’un, bazı kaynaklara göre 950 yıl süren yaşamının uzunca bir kısmı boyunca devam eder. Bunun üzerine Tanrı, büyük bir tufanın geleceğini ve yeryüzünün tamamen sular altında kalacağını haber verir.Nuh’a bir gemi inşa etmesini ve sadece kendisine inananları gemiye toplamasını emreder. Nuh, Cebrail’in yardımıyla …
Kategori: Kültür
Zamanın sadık çarkında, Zeus ve Demeter’in kızı Persephonē Περσεφόνη, tohumların topraktan filizlendiği ve doğanın çiçeklerle bezendiği baharı temsil eder. Antik Yunan amfora ve tabletlerinde elinde bir demet başak ile resmedilen Persephone, hasat tanrıçası Demeter’in tek kızıdır. Genç yaşta, onu kendine eş olarak isteyen yeraltı tanrısı Hades tarafından kaçırılır. Titanlardan Cronus ve Rhea’nın en büyük oğlu, aynı zamanda Zeus, Poseidon, Hera, Demeter ve Hestia’nın kardeşi olan Hades, yeraltı dünyasında yaşar. Üç kardeş dünyayı kendi aralarında paylaştıklarında Zeus gökleri, Poseidon denizi ve Hades yeraltını almıştı. Sanat ve edebiyatta Hades, genellikle “acımasız veya kötücül bir tanrıdan ziyade sert ve ağırbaşlı” olarak …
Mum yanıyor, zaman yanıyordu.. Bir tarafındakiler gülüyor, Bir tarafındakiler ağlıyordu. Biri vardı aralarında, Düşünüyor, hayata bakıyordu. Mum yanıyor, zaman yanıyordu Erzurum’un köylerinde. Akşamın ve sabahın erken olduğu Ali Baba dağının eteklerinde Geniş vakitler yaşanıyordu. Mum yanıyor, zaman yanıyordu Hasankale ovasında. Geceye karşıydı karlı Palandökenler. Bir adam vardı hayallerin ortasında.. Kar kadar beyazdı ümitler. Bu adam üç bin on beşde Yunan medeniyetini okuyordu. Kaldırıp başını kitaplardan Kervanlaşmış dağlara bakıyordu.. Bakınca akşam oluyordu. Hasankale ovasında, Kuruderede Kilometreler santimleşiyor, Santimler asırlaşıyordu.. Güneşe ve geceye karşıydı Palandökenler. O adam hayata bakıyordu. Bir tarafta ağlayanlar, bir tarafta gülenler.. Bir tarafta bunlar için ölenler.. Mum …
Hikâye edilir ki şifalı bitkiler Süleyman Peygamber’in mâbedinde, bir bir boy atıp topraktan çıkmışlar. Aslandan kaplandan karıncaya kuşa, çalıdan ağaca, çiçeğe, kısacası tabiattaki tüm canlılara sözü geçen, onların dilinden anlayan Süleyman Peygamber bitkilere sormuş : Bana adını ve şifanı söyle, Neyin ilacısın Kime zararın var Kime yararlısın ? Bitkiler dile gelmişler ve neye yarar neye zarar olduklarını hangi hastalığa şifa olduklarını bir bir söylemişler. Rumi’nin eşsiz eseri Mesnevi’sinde anlattığı bu hikâyeye göre tıp biliminin temeli, yeryüzündeki ilk ruh ve beden hekimlerinin bilgisi de oraya dek uzanırmış. Süleyman Peygamber’den 3000 yıl sonra 2021’de Birleşmiş Milletler, bitkiler ve şifaları hakkında zengin …
Sultan Süleyman’a kalmayan dünya Bu dağlar yerinden ayrılır bir gün Nice bin senedir çürüyen canlar Hakk’ın emri ile dirilir bir gün Ne güzel yapıldı cennet yapısı Çok aradım görünmedi kapısı Benim korktucağım sırat köprüsü Cehennem üstüne kurulur bir gün Karşıki dağlar da karlı dağ olsa Çevre yanı mor sümbüllü bağ olsa Ağa olsa, paşa olsa, bey olsa Yakasız gömleğe sarılır bir gün Bu dünyada adem oğluyum dersin Helâli haramı durmayıp yersin Yeme el malını er geç verirsin İğneden ipliğe sorulur bir gün Gökte yıldızların önü terazi Ülker ile aşar gider birazı Yarın mahşerde de sorarlar bizi Hak mizan terazi …
İtalya, bu sene Dante Alighieri ‘ nin (1265 Florence-1321 Ravenna) ölümünün 700. yıl dönümünü okullarda, müzelerde, tiyatrolarda İlahi Komedya’dan bölümler okuyarak kutluyor. Dünya edebiyatının başyapıtlarından biri olarak kabul edilen İlahi Komedya‘yı 35 yaşında yazan Büyük Şair – Sommo Poeta bu ölümsüz eserde, dünyadan göç eden ruhların öbür dünyaya yaptığı yolculuğu anlatır. Kitabı tam yazmaya başladığı dönemde doğduğu şehir olan Floransa’dan politik sebeplerle sürgüne gönderildiği Ravenna’ya doğru yola çıkar ve kalan yaşamını orada sürdürür. Bu yolculukta sırayla Inferno, Purgatorio, Paradiso – Cehennem, Araf ve Cennet’tin katlarında seyrederken doğduğu şehirden tanıdığı çeşitli kişilerin ruhlarının öbür dünyada farklı ıstırap ve mutluluk koşullarında yerleşmiş …
İnsanın gözünü alan güzellik hakkında tanınmış Fransız yazar Victor Hugo (1802-1885) der ki : Güzelliği sevmek ışığı görmektir. Victor Hugo’dan yaklaşık bir asır sonra, 1961’de uzaya giden ilk insan olan Yuri Gagarin (1934-1968), bulunduğu uzay üssünden kozmik evrene bakarken duyduğu huşûyu şöyle ifade eder : Işınlar dünyanın atmosferinde parlıyordu, ufuk parlak turuncu oldu, yavaş yavaş gökkuşağının tüm renklerine geçti: açık maviden koyu maviye, menekşeye ve sonra siyaha. Tarifi mümkün olmayan fevkalâde bir renk gamı ! Tıpkı ressam Nicholas Roerich’in (1874-1947) tabloları gibi. Gökkuşağına yansıyan renk gamının güzelliğine hayran olan antik çağ Yunanlıları, İris’i gökkuşağı tanrıçası olarak kabul ederler. Gökkuşağının, dünyayı …
Hakikat öyle karartılmış ki aşkla peşine düşmezsek onu hiç tanıyamayacağız ! —Blaise Pascal Walter Lippmann (1889-1974), bundan elli yıl önce Kamuoyu adlı kitabında, dış etkilere, bilgi manipülasyonlarına karşı giderek yatkınlaşan, kandırılmaya ve kendini kandırmaya eğilimli toplumlar oluştuğunu yazar : Çevremizle etkileşimler, medya, sosyal ve profesyonel ağlarımız büyük ölçüde tercih ve seçimlerimizi tanımlarken, bir yandan dikkatimizi çeler bir yandan da bilinçli veya bilinçdışı olarak değerlerimizi ve önceliklerimizi değişime uğratır. Toplumsal boyutta politik, sosyal ve maddi amaçlara hizmet edecek şekilde bir “kamuoyu” nun yaratıldığına, ortak çıkarları olan bir “grup zihni” nin sistematik olarak geliştirildiğine dikkat çeker. Gözlemleri ve yazdıkları, kendi dönemi …
Ben yürürüm yâne yâne … Yıl kıtlık yılları, Anadolu’nun bozkırı küsmüş, susuzluktan yarılmış da bir mahsül vermiyor.. Fukara Yunus köyünü düşünüyor, ne yapsa ne etse de dullara, yetimlere bir avuç buğday, biraz bulgur bulsa … O vakitler, Hacı Bektaş Veli Anadolu’ya yerleşmiş imiş, kerâmetlerini işitenler, dört bucaktan ziyaretine gidenler olurmuş. Yunus’un da kulağına çalınmışlığı var; Kırşehir’de bir büyük zat varmış, cömertmiş, asilmiş, kurda, kuşa iyilik edermiş. Bu ümitle yola çıkan Yunus, kağnısına bindi, heybesine çoban armağanı, çam sakızı, biraz alıç doldurdu ve Hacı Bektaş katına doğru yola çıktı. Dergâha geldiği zaman bu Tanrı misafirini dervişler güleryüzle karşılayıp önüne …
Evvel zaman içinde kalbur saman içinde; çok eski bir çağda, Atina şehri ve çevresi Attika yöresinin himayesi tanrılardan birisine verilecek ve o tanrı Atina’nın koruyucusu olacaktı. Bu emaneti kimin taşıyacağını belirlemek için büyük bir yarışma yapılacaktı. Yarışma, Atina şehrine tepeden bakan kayalık tepenin üzerinde yükselen Parthenon Tapınağı’nda, ilk Atina kralı Cecrops’ın tanıklığında gerçekleştirilecekti. Görkemli yarışmanın iki adayından birisi adalet, bilgelik ve savaş becerileri tanrıçası Athena; ikincisi de denizlerin tanrısı Poseidon‘du. Şehrin koruyuculuğunu kazanmak için Athena ve Poseidon’un her biri halk için değerli ve yararlı bir hediye sunacaklardı. Atinalılar için en değerli ve faydalı sayılacak hediyeyi hangisi sunarsa, Atina’nın hamisi olarak …
Social Profiles