Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde… Fars diyarında, Hz Muhammed döneminde yaşayan bir ut çalgıcısı varmış. Günlerden bir gün Arabistan’a gitmek için Fars’tan yola çıkmış. Mekke’ye varmış, yörenin hali vakti yerinde aşiretlerine müzik çalar, geçimini sağlarmış. Yeni eğlenceler peşinde koşar, şehrin ayrıcalıklı meclislerinde, sefahat gecelerinde çalıp söylermiş. Bu kişiler Hz Muhammed’in yeminli düşmanlarıymış. Oysa çalgıcı, büyük bir şair olan ve aşiretinin gösterişli lüksünden uzak, mütevazi bir hayat süren bu peygambere karşı kalbinin derinliklerinde bir hassasiyet duyarmış. Gün olmuş devran dönmüş. Çalgıcı, ömrünün akşamında İslam dinine dönmüş. İşte sonra bunlar olmuş… Bu tozdan dünyayı çoktan terk etmiş olan Hz …
Blog Posts
Dünyadaki kötülüklerin giderek arttığı, idollere kanıp bağlananların çoğaldığı ve dinin giderek gerçeğinden saptırıldığı bir zamanda, bu karanlık gidişi durdurmak isteyen Tanrı, insanları doğru yola sevketmesi için Nuh peygamberi gönderir. Nuh peygamber insanlara doğru ve gerçek olanı duyurur, onları bilgilendirir. Kimisi dinler, kimisi ise Nuh’un gerçeği söylediğine inanmak istemez ve onunla alay eder, hatta ona zulmeder. Bu durum Nuh’un, bazı kaynaklara göre 950 yıl süren yaşamının uzunca bir kısmı boyunca devam eder. Bunun üzerine Tanrı, büyük bir tufanın geleceğini ve yeryüzünün tamamen sular altında kalacağını haber verir.Nuh’a bir gemi inşa etmesini ve sadece kendisine inananları gemiye toplamasını emreder. Nuh, Cebrail’in yardımıyla …
Üniversite yıllarında sevgili hocalarımdan birisi insan tabiatını anlatırken “Mülkiyet, kanunun onda dokuzudur” derdi. Yıllar sonra, sahip olma dürtüsü ve kıskançlık hakkında Kıskançlığın Üstesinden Gelmek adlı sıra dışı bir kitapla karşılaştım. Bu kitap, gizlide kalan kıskançlık duygusunu aydınlatan, onu hem anlaşılır hem de elle tutulur kılan, bu konuda okuduğum en iyi kitap oldu. Kendimize atfetmek istemediğimiz kıskanma hissi, beraberinde utanç, sıkıntı, dertlenme gibi duyguları da alevlendirdiğinden hepsinden topluca kaçınmak için bahsetmemeyi tercih ettiğimiz bir duygudur. Yine de çoğumuz bunu kendimizde, yaşamın farsklı alanlarında, profesyonel veya sosyal ortamlarda, ailevi ortamlarda veya bize yakın insanlar arasında deneyimleriz. Kıskançlık Tanımı Aşk kıskançlığı meselesini ayrı …
Yazar Annie Dillard, “Günlerimizi nasıl geçirdiğimiz, elbette hayatımızı nasıl geçirdiğimizdir” der. Zaman konusunda titiz olan Goethe için her saniyenin sonsuz değeri vardır. Seneca’ya göre ise her gün yaptığımız şeyler hayatımızın anlamını şekillendirir. Zamanın göreceli olan uzunluğu kısalığı onu neyle nasıl geçirdiğimize göre belirlenir. “Hayat, iyi yaşanırsa yeterince uzundur” der. Çoğumuz zamanın kıymetini bilerek hedeflerimize ulaşmak için onu optimum şekilde yönetmeye çalışırız ama yine de hiç ölmeyecekmişiz gibi yaşarız. Örneğin, her şeye yetecek kadar bol zamanımız varmış gibi günlerimizi geçirdiğimiz olur. Hatta kendimizi, sonumuzun gelmeyeceğine, sanki sonsuza kadar yaşayacakmışız gibi inandırdığımız da olur. Mesela ölümü yok varsayıp ona başkaldıran bir …
Zamanın sadık çarkında, Zeus ve Demeter’in kızı Persephonē Περσεφόνη, tohumların topraktan filizlendiği ve doğanın çiçeklerle bezendiği baharı temsil eder. Antik Yunan amfora ve tabletlerinde elinde bir demet başak ile resmedilen Persephone, hasat tanrıçası Demeter’in tek kızıdır. Genç yaşta, onu kendine eş olarak isteyen yeraltı tanrısı Hades tarafından kaçırılır. Titanlardan Cronus ve Rhea’nın en büyük oğlu, aynı zamanda Zeus, Poseidon, Hera, Demeter ve Hestia’nın kardeşi olan Hades, yeraltı dünyasında yaşar. Üç kardeş dünyayı kendi aralarında paylaştıklarında Zeus gökleri, Poseidon denizi ve Hades yeraltını almıştı. Sanat ve edebiyatta Hades, genellikle “acımasız veya kötücül bir tanrıdan ziyade sert ve ağırbaşlı” olarak …
New York’ta NYU Langone Tıp Merkezi’nde dünyanın ilk kritik bakım ve resüsitasyon (hayata döndürme) araştırma laboratuvarının yönetici doktoru ve kardiyopulmoner Sam Parnia, “Öldüğünüzde aslında ölü olduğunuzu bilirsiniz çünkü bilinciniz var olmaya devam eder…” diyor. AWARE araştırması ile tanınan laboratuvarı, Ölüme Yakın Deneyimi (NDE) olan, yani klinik anlamda kalbi durarak ölmüş olan, sonrasında resüsitasyonla hayata döndürülen yüzlerce insan üzerinde çalışıyor. Gerçekleşen ölüm ile hayata geri dönüş arasındaki zaman aşımı, durumdan duruma farklılık göstererek birkaç saniyeden 20 dakikanın üzerine kadar sürebildiği belirtilmekte. Tıp dünyasında “Öldüğümüzde ne olur?” sorusunun öncü araştırmacılarından Dr. Raymond Moody, ölüp dirilen insanların ölümden sonraki yaşama dair anlatımlarını 1975 …
Orman bakıcısı ve çok satan kitabı Ağaçların Gizli Yaşamı ile tanınan Peter Wohlleben şöyle yazıyor: “Doğaya olan ihtiyacımız insanlığımızın ayrılmaz bir parçasıdır” ve “bizi doğayla birleştiren bağ hiç kopmaz.” Kereste endüstrisinde çalışırken ve ağaçlar onun için kâr getiren metadan başka bir şey değil iken, içinde saklı olan bu bağı nasıl keşfettiğini anlatıyor : Bir gün ormanda günlük işimi yaparken yaşlı bir ağaç kütüğüne rastladım. Onu incelediğimde üzerinde farklı yosun katmanları ve birkaç taşın olduğunu farkettim. Yosunu kaldırdığımda gördüm ki gövde 400-500 yaşında olmasına rağmen hala canlıydı ! Bu olayı ormanla ilişkisinin ve işinin dönüm noktası olarak tarif eder …
Çalgı tellerinin tınısında bir geometri, kürelerin aralıklarında müziğin âhenkli nağmeleri vardır. Filozof ve matematik bilgini Pisagor (yaklaşık MÖ 570), evrenin bir bütün olarak âhenk ve sayılardan oluştuğunu öne sürer ve der ki : “Gezegenler ve yıldızlar matematiksel denklemlere göre hareket eder, hareketleri müzikte belirli notalara karşılık gelir. Güneş, Ay ve tüm gezegenler yörüngesel dönüş ritmlerine göre kendilerine özgü melodiler yayarlar.” Yörüngesel rezonanslardan yayılan senfonik müziğe Musica Universalis —evrenin müziği adını verir. Pisagor’un Evrenin Müziği‘nden ilham alan on yedinci yüzyıl astronomu Johannes Kepler (1571-1630), zamanında bilinen altı gezegenin yörüngelerinde dönerek hareket ederken kendi müziklerini yaydıklarına inanıyordu. Bu müziğe Harmonices Mundi —dünyanın …
“ Burada ne yapıyoruz, nereden geldik, nereye gideceğiz? ” Bu bildik sorular, insan var olduğundan beri hayata anlam biçmek için sorulagelmiş. Bazıları için yaşamın amacı öncelikle yiyecek ve barınak edinmek iken, bazıları anlamı başarılı bir iş tutmak ya da mesut ev bark sahibi olmakta arar. Kimi zaman da hayatın önceliği zevke zevk katarak günü gün etmek, gamsız gezinmek, biraz da boş verip zevkleri tatmin etmek olur (mesela söz verdiğim bir işi yapacak iken arkadaşlarla buluşma hevesine kapılıp gitmem, ihtiyaç duymadığım halde bir eşya daha satın almam, sevdiğim çikolatayı almak için harcayacağım zamanı boşverip şehri boydan boya kat edişim…) ya …
Mum yanıyor, zaman yanıyordu.. Bir tarafındakiler gülüyor, Bir tarafındakiler ağlıyordu. Biri vardı aralarında, Düşünüyor, hayata bakıyordu. Mum yanıyor, zaman yanıyordu Erzurum’un köylerinde. Akşamın ve sabahın erken olduğu Ali Baba dağının eteklerinde Geniş vakitler yaşanıyordu. Mum yanıyor, zaman yanıyordu Hasankale ovasında. Geceye karşıydı karlı Palandökenler. Bir adam vardı hayallerin ortasında.. Kar kadar beyazdı ümitler. Bu adam üç bin on beşde Yunan medeniyetini okuyordu. Kaldırıp başını kitaplardan Kervanlaşmış dağlara bakıyordu.. Bakınca akşam oluyordu. Hasankale ovasında, Kuruderede Kilometreler santimleşiyor, Santimler asırlaşıyordu.. Güneşe ve geceye karşıydı Palandökenler. O adam hayata bakıyordu. Bir tarafta ağlayanlar, bir tarafta gülenler.. Bir tarafta bunlar için ölenler.. Mum …
Social Profiles