Ruhun elle çalışmadığı yerde sanat yoktur. Usta sanatçı ve bilim adamı Leonardo da Vinci (1452-1519), insan vücudu ile ruhun gerçeğini ve insanın evrendeki yerini bilmeye adadığı hayatında yaptığı eserlerin hepsi birer baş yapıt olarak kabul görür. Anatomi, botanik, matematik, mühendislik ve fizik alanlarında sahip olduğu derin bilgi birikimini eserlerine yansıtmış, matematiği ve ışığı ustaca kullanarak resimlerini adeta canlandırmıştı. Yaptığı onlarca çizim ile gözlem ve deneylerine dayanan bilimsel bulguları bine yakın yaprakta ve not defterlerlerinde korunarak günümüze gelir. İçlerinden bazıları, ölümünün 500. yılı anısına 2019 yılında Paris’teki Louvre Müzesi ’nde sergilenir. Her zaman yanında bir not defteri taşır, yaptığı …
Blog Posts
Evvel zaman içinde kalbur saman içinde; çok eski bir çağda, Atina şehri ve çevresi Attika yöresinin himayesi tanrılardan birisine verilecek ve o tanrı Atina’nın koruyucusu olacaktı. Bu emaneti kimin taşıyacağını belirlemek için büyük bir yarışma yapılacaktı. Yarışma, Atina şehrine tepeden bakan kayalık tepenin üzerinde yükselen Parthenon Tapınağı’nda, ilk Atina kralı Cecrops’ın tanıklığında gerçekleştirilecekti. Görkemli yarışmanın iki adayından birisi adalet, bilgelik ve savaş becerileri tanrıçası Athena; ikincisi de denizlerin tanrısı Poseidon‘du. Şehrin koruyuculuğunu kazanmak için Athena ve Poseidon’un her biri halk için değerli ve yararlı bir hediye sunacaklardı. Atinalılar için en değerli ve faydalı sayılacak hediyeyi hangisi sunarsa, Atina’nın hamisi olarak …
Dayanıklılık ve travma konusundaki çalışmaları ile tanınan nöropsikiyatrist Boris Cyrulnik, “yeniden düşünmek ve medeniyeti değiştirmek zorundayız” diyor. Kültürümüz pusulayı kaybetti, göz ucuyla ilerliyoruz, olaylar tarafından savrulup itiliyoruz […] Yeni bir yön seçmeliyiz çünkü insanın doğanın üstünde olmadığını, doğanın içinde olduğunu anladık. Fiziksel, psikolojik ve ruhsal olarak, bulunduğumuz doğal alanımızda, düşündüğümüzden çok daha fazla yontulmuş durumdayız. Son kitabı Ruhlar ve Mevsimler’ de ruhu iyileştirmeye odaklanıyor ve ruhun içinde bulunduğu “psikolojik ekoloji” nin tedavide çok önemli bie etken olduğuna olarak dikkat çekiyor : İyilik ve mutluluk arayışında, kültürümüz, uzun yıllar boyu bizi doğanın üstünde olduğumuza ve insanın doğaya hükmetmesi gerektiğine inandırdı. …
Tellerin uğultusunda geometri, gezegenlerin aralıklarında da müzik vardır. Bilge filozof ve bilim adamı Pisagor (yaklaşık MÖ 570), Yunanistan’ın Samos adasında doğdu. En bilinen temel matematik teorisi a2 + b2 = c2 ile tabiatta, mimaride, müzikteki bir çok oranı açıklar. Müzik ile matematik arasında gizemli bir bağlantı olduğunu öne sürerek gezegenlerin matematiksel denklemlere göre hareket ettiklerini ve hareketlerinden yayılan rezonansın müziksel notalarda karşılığı olduğunu belirtir. Bunu evrenin müziği anlamına gelen musica universalis olarak tanımlar. Sayıların tüm varlıklarda bulunan temel unsurlar olduğuna ve bir bütün olarak evrenin ahenkli frekanslar ve sayılardan oluştuğuna inanır. Pisagor ayrıca, Dünya’daki yaşamın, insan kulağı tarafından algılanamayan ilahi ses frekanslarının …
Beyin “ya hep ya hiç” prensibiyle işlemez. “ Bizler rutin alışkanlıkları olan varlıklarız özellikle de içinden geçtiğimiz bu dönemde. Bu normaldir, zira beynimiz sürprizi sevse de, aşırı ısınmasını önlemek için rutine ihtiyaç duyar ” diyor tanınmış Fransız sinirbilimci Valentin Wyart. Planlamanın zor olduğu, beklenmedik olaylarla dolu bir yılı geçirirken, rutinler kendimizi yapılandırmamıza yaşam kalitesini onarmamıza imkân verir. Kişinin günlük hayatına yerleştirdiği bu rutinler en azından kısa vade plan yapmayı mümkün kılar. Örneğin gelecek hafta sonu ne yapacağını, cumartesi sabahını spora ayırdığını, pazar günü pazara gideceğini bilmeyi sağlayan rutinler güven verici, yapılandırıcı ve zaman kazandırıcı alışkanlıklar olur… Bir rutini benimsediğimizde, …
Dinle neyden nasıl şikayet eder ayrılıklardan Der, ayrı kaldığımdan beri sazlıktan, bu feryâdım Sebep oldu kederine kadının erkeğin, ağıtım. En çok okunan şairlerden birisi olan Mevlânâ Jalal-e-din Mohammad Rumi (1207-1273), bilgeliği ve mistik öğretileriyle Sufi inanışın Anadolu’da yayılıp yerleşmesine sebep olur. Moğol işgali sırasında doğduğu Belh kentinden ayrılıp Konya’ya yerleştikten kısa bir süre sonra Anadolu arifleri ve dervişleri, onun manevi ve entelektüel bilgilerinden yararlanmak için çevresinde toplanırlar. Manevi yaşam, dervişlerin günlük maddi yaşantısı ile iç içe sürerken; ruhani müzik ve dans, meclislerin ayrılmaz parçası olur. Rumi ’nin çevresindekiler ve müridleri, kendisine ustamız, Mevlâ’mız, efendimiz anlamına gelen “Mevlânâ ” adı …
“Hayatlarımızı bir rüyayla karşılaştıranlar haklıymış. Uyanık uyuyor ve uykuda uyanıyormuşuz.” –Montaigne Yıllar önce güzel bir ilkbahar günü Efes’i gezerken bir yaşlı dede anlatmıştı bu hikâyeyi ve beraber mağaranın olduğu yere atlı arabayla gitmiştik. Sonraları öğrendim ki bu hikâye meğer evrenselmiş, birçok dilde yazılmış. Ama o bahar günü Efesli dedenin anlatmasıydı bende ilk iz bırakan. Yaklaşık MS 250 yılında Roma imparatoru Decius zamanında yaşayan yedi gençtiler. O devirde çoğunluğun putlara, idollere inanmasına rağmen bu gençler Hz. İsa’ya inanmayı seçmişlerdi. Bunu duyan İmparator Decius, yedisini de huzuruna emretti ve onlara yeni dinleriyle ilgili sorular sordu. Gençler, İmparatorun İsa’nın dinine tamamen karşı …
“Bende nefret uyandıran, kalbinde gizlediği şeyden başka bir şey konuşan adamdır.” Antik Yunan edebiyatının temel taşı olarak kabul edilen İlyada ‘yı Homeros’un MÖ 700-800 yıllarında yazdığı tahmin edilir. Bu olağanüstü şaheser, Agamemnun yönetimi altında müttefik Yunan krallıklarının on yıl boyunca kuşatma altında tuttukları Truva’daki savaşlar hakkındadır. Destan, Afrodit, Athena ve Hera arasındaki güzellik yarışmasıyla başlar. Afrodit, yarışmanın jürisi olan Paris’e, kendisini seçtiği takdirde ölümlüler arasındaki en güzel kadına sahip olacağı sözünü verir. Karşı konulamaz güzellikteki bu kadın, Yunan kıyısında ikamet eden Akha kralının karısı, daha sonra Truvalı Güzel Helen olarak anılacak olan Helen’dir. Sonuçta Afrodit yarışmayı kazanır ve karşılığında Paris, …
İnsanlığın ilerleyebilmesi uğruna, gurur veren yüce cesaret derslerinin olması gerekir. Efsanevi Fransız yazar ve şair Victor Hugo (1802-1885), büyük eseri Les Misérables‘da, tereddüt ve kararsızlığı bir kedinin duraklamasına benzeterek anlatır : Kedilerin yarı kapalı bir kapının eşiğinde uzanarak duruşunu çoğu insan deneyimlemiş ve “Hadi içeri gelsene ! ” demiştir. Kedinin eşikteki duraksaması, önlerindeki bir meselenin kapısı yarı açık iken, olası iki çözüm arasındaki kararsız kalıp duran insanlara benzer. Ancak bu tür insanlar, talihin cilvesiyle aniden kapanıveren kapıda ezilme ya da sıkışma riskini taşırlar. Tabiatları gereği aşırı ihtiyatlı olan kediler, bazen cüretkâr olanın maruz kaldığı tehlikeden daha fazlasına maruz …
“Bilgili olmak ne kadar kolay, oysa hakiki insan olmak ne kadar da zor.” Yirminci yüzyılın dikkate değer müzisyeni, yargıç ve düşünürü Ostad Elahi (1895-1974), hayatını, dinlerin özünü ve temel ilkelerini; bilge ve ariflerin evrensel deyişlerini inceleyerek geçirir ve vardığı sonucu Hakikat Sözleri adlı eserinde şöyle özetler : Dinler yalnızca ikincil yönlerinde farklılık gösterir; özünde temel amaç ve ilkeleri aynıdır. Ostad Elahi’nin felsefesine has olan nitelik, üzerinde titizlikle çalıştığı konuların teorik yanıyla yetinmeyip, içerdikleri ilkelerin doğruluğunu toplum hayatında, başkalarıyla etkileşim içindeyken deneyimlemesidir. Bu çalışma ve deneyimlerinin sonucunda kendisi, doğru ilahi ve etik ilkelerin yaşayan gerçek örneği olacaktı. Klasik mistisizme bağlı …
Social Profiles